Take'in anlamları, eşdizimleri, kullanım yerleri ve kullanım örnekleri. Take ile örnek cümleler.
‘Take, get, have’ gibi kelimelerin çok fazla manası olduğu için bu kelimelerin tüm manalarını ezberlemek oldukça zordur. Bu kelimeleri, eşdizimleri (collocations) ile öğrenmek, hem daha etkili hem de daha akılda kalıcı olacaktır. Aşağıda ‘take’ kelimesiyle birlikte en çok kullanılan kelimeler ve örnek cümleler verilmiştir.
• take a present: hediye almak, hediye getirmek
• take an umbrella: şemsiye almak, şemsiye getirmek
• take an umbrella with you: yanına şemsiye almak
• take someone to: birini -e götürmek
• take one’s hand: elini tutmak
• take the baby: bebeği almak, bebeği tutmak
• take the bay in one’s arms: bebeği kucağına almak
• take someone hostage: birini rehin almak
• take someone captive: birini esir almak
• take the city: şehri almak, şehri ele geçirmek
• take a room: oda kiralamak, oda tutmak
• take newspaper: gazete (satın) almak
• take advice: tavsiye almak
• take responsibility: sorumluluk almak, sorumluluk üstlenmek
• take bribes: rüşvet almak
• take a look: bakmak, göz atmak
• take a shower: duş almak
• take a breath: nefes almak
• take a rest: dinlenmek
• take a photo: fotoğraf çekmek
• take a seat: oturmak
• take time: zaman almak, zaman istemek
• take a minute: bir dakika sürmek, bir dakika almak
• take hours: saatler sürmek, saatler almak
• take one’s temperature: ateşini ölçmek
• take one’s pulse: nabzını ölçmek
• take a taxi: taksi ile gitmek
• take a plane: uçak ile gitmek
• take a pill: hap almak, hapı yutmak
• take a drink: içecek içmek
• Did you take my bag?
› Çantamı aldın mı?
• Please, take a seat.
› Lütfen, oturun.
• I forgot to take my umbrella with me.
› Şemsiyemi yanıma almayı unuttum.
• I took a present for my mother.
› Anneme bir hediye aldım (= getirdim).
• I took him to the hospital.
› Onu hastaneye götürdüm.
• The guide will take us to the museum.
› Rehber bizi müzeye götürecek.
• The road takes you to the lake.
› Bu yol sizi göle götürür.
• I take a shower everyday.
› Her gün duş alırım.
• We got tired – let’s take a break.
› Yorulduk – Ara verelim.
• I take the bus to work.
› İşe otobüsle giderim.
• He took a look at my dress.
› Elbiseme bir göz attı.
• It will take ten minutes to get there.
› Oraya varmak on dakika sürecek.
• I took a nap afternoon.
› Öğleden sonra biraz kestirdim.
• Can you take a photo of us?
› Fotoğrafımızı çekebilir misiniz?
• Can you take the baby for a moment?
› Bebeği biraz tutabilir misin?
• I took notes during the speech.
› Konuşma sırasında not aldım.
• The nurse took my temperature.
› Hemşire ateşimi ölçtü.
• I took the shortest road to the lake.
› Göle en kısa yoldan gittim.
• The plane can take 600 passengers.
› Uçak 600 yolcu alabilir.
• I take your words as a compliment.
› Sözlerini iltifat olarak alıyorum.
• I don’t take him seriously.
› Onu ciddiye almam.
• He took some money out of his pocket.
› Cebinden bir miktar para çıkardı.
• The rebels took the town.
› İsyancılar kasabayı aldılar (= ele geçirdiler).
• The terrorists took them hostages.
› Teröristler onları rehin aldılar.
• He took his dad’s car without permission.
› Babasının arabasını izinsiz aldı.
• Take it easy!
› Sakin ol!
• Take care of yourself!
› Kendine iyi bak!
• Please take a seat!
› Lütfen oturun!
• Take your time!
› Acele etme!
• Let’s take a break!
› Ara verelim!
➪ have | ➪ run |
➪ get | ➪ draw |
➪ make | ➪ hold |
➪ give | ➪ keep |
➪ do | ➪ set |