Have'in anlamları, eşdizimleri, kullanım yerleri ve kullanım örnekleri. Have ile örnek cümleler.
‘Take, get, have’ gibi kelimelerin çok fazla manası olduğu için bu kelimelerin tüm manalarını ezberlemek oldukça zordur. Bu kelimeleri, eşdizimleri (collocations) ile öğrenmek, hem daha etkili hem de daha akılda kalıcı olacaktır. Aşağıda ‘have’ kelimesiyle birlikte en çok kullanılan kelimeler ve örnek cümleler verilmiştir.
• have a car: arabası olmak
• have money: parası olmak
• have dark hair: koyu saçları olmak
• have a career: kariyeri olmak, kariyer yapmak
• have a bad temper: sinirli olmak
• have a relationship: ilişkisi olmak
• have a right: hakkı olmak
• have no fear: korkmamak, korkusu olmamak
• have patience: sabırlı olmak
• have faith: inançlı olmak
• have a chance: şansı olmak, fırsatı olmak
• have time: zamanı olmak
• have an opportunity: fırsatı olmak
• have access: erişimi olmak
• have a good time: iyi zaman geçirmek
• have a busy day: yoğun bir gün geçirmek
• have a hard time: zor zaman geçirmek
• have a happy life: mutlu bir hayat geçirmek
• have difficulty: zorluk yaşamak
• have an accident: kaza yapmak
• have a problem: sorun yaşamak, sorunu olmak
• have trouble: sıkıntı yaşamak, sıkıntısı olmak
• have a nightmare: kabus görmek
• have a cold: nezle olmak
• have a headache: baş ağrısı olmak, başı ağrımak
• have a disease: hastalığı olmak, hastalanmak
• have fever: ateşi olmak
• have flue: grip olmak
• have a disability: sakatlığı olmak
• have a guess: tahmin etmek
• have a feeling: hissi olmak
• have an idea: fikri olmak
• have an impression: izlenimi olmak
• have a doubt: şüphesi olmak, şüphelenmek
• have a goal: hedefi olmak
• have a plan: planı olmak, planlamak
• have a look: bakmak
• have a swim: yüzmek
• have a drink: içmek
• have a nap: kestirmek, şekerleme yapmak
• have a bath: banyo yapmak
• have a shower: duş almak
• have a bite: ısırmak
• have a dance: dans etmek
• have a dream: rüya görmek
• have a competition: rekabet etmek
• have a jog: koşu yapmak
• have a laugh: gülmek
• have a listen: dinlemek
• have a shave: tıraş olmak
• have a smell: kokmak, kokusu olmak
• have a rest: dinlenmek
• have a run: koşmak
• have a try: denemek
• have a walk: yürüyüş yapmak
• have a wash: yıkanmak
• have a wish: dilek tutmak
• have a think: düşünmek
• have an excuse: bahanesi olmak
• have an experience: deneyimlemek
• have a fall: düşmek
• have sex: sex yapmak
• have a workout: antreman yapmak
• have an effect: etkisi olmak
• have success: başarmak
• have a party: parti vermek
• have a holiday: tatil yapmak
• have a journey: yolculuk yapmak, seyahat etmek
• have a meeting: toplantısı olmak
• have an exam: sınav olmak
• have an appointment: randevusu olmak
• have an interview: röportaj yapmak
• have a conversation: görüşme yapmak
• have a talk: konuşmak
• have a discussion: görüşmek
• have a word: konuşmak
• have a fight: kavga etmek
• have an argument: tartışmak
• have breakfast: kahvaltı yapmak
• have lunch: öğle yemeği yemek
• have dinner: akşam yemeği yemek
• have a cup of tea: bir bardak çay içmek
• have a snack: atıştırmak
• have a taste: tadına bakmak
• have a kid: bir çocuğu olmak
• have a baby (= give birth): bebeği olmak
• have a haircut: saçını kestirmek
• have a break: mola vermek
• have a day off: izinli bir gün geçirmek
• I don’t have any money.
› Hiç param yok.
• When did you have your breakfast?
› Kahvaltını ne zaman yaptın?
• She had a baby last year.
› Geçen yıl bir bebeği oldu.
• I have a severe headache.
› Şiddetli bir baş ağrım var.
• I had a backache so I couldn’t sleep well last night.
› Sırtım ağrıdığı için dün gece rahat uyuyamadım.
• I had a busy day.
› Yoğun bir gün geçirdim.
• I always have a good time with her.
› Onunla her zaman iyi vakit geçiririm.
• We had a great weekend.
› Harika bir hafta sonu geçirdik.
• They had a hard time after his death.
› Ölümünden sonra zor zamanlar geçirdiler.
• She wants to have a career as a singer.
› Şarkıcı olarak kariyer yapmak istiyor.
• We still have a chance to solve the problem.
› Sorunu çözmek için hala şansımız var.
• Call me when you have a chance.
› Fırsatın olduğunda beni ara.
• You should have a haircut.
› Saçını kestirmelisin.
• I want to have a holiday with my family.
› Ailemle tatil yapmak istiyorum.
• She usually has a jog in the evening.
› Genellikle akşamları koşu yapar.
• I have a lesson after an hour.
› Bir saat sonra dersim var.
• Did you have fun at the party?
› Partide eğlendin mi?
• I have no fear of death.
› Ölüm korkum yok.
• I have no more patience.
› Artık sabrım kalmadı.
• You need to have a rest.
› Dinlenmen lazım.
• He is a man who has no self-esteem.
› Kendisine saygısı olmayan bir adamdır.
• She was forced to have sex.
› Seks yapmaya zorlandı.
• I have work to do today.
› Bugün yapacak işlerim var.
• I think he’s having a heart attack.
› Sanırım kalp krizi geçiriyor.
• I will have a job interview tomorrow.
› Yarın bir iş görüşmem olacak.
• I had a long conversation with my friend.
› Arkadaşımla uzun bir sohbetimiz oldu.
• I have faith in you.
› Sana inanıyorum.
• I had a snack on the road.
› Yolda bir şeyler atıştırdım.
• We have a big problem.
› Büyük bir sorunumuz var.
• He had an accident yesterday.
› Dün kaza yaptı.
• I had a strange dream last night.
› Geçen gece garip bir rüya gördüm.
• Do you have time for a talk?
› Konuşmak için zamanın var mı?
• He had a bad fall yesterday.
› Dün kötü düştü.
• Have a good day!
› İyi günler!
• Have fun!
› İyi eğlenceler!
• Have a nice holiday!
› İyi tatiller!
• Have a safe trip!
› Hayırlı yolculuklar!
• Have a look over there.
› Oraya bak.
• Have a nice flight!
› İyi ucuşlar!
Diğer sözcük gruplarını (collocations) görmek için linke tıklayabilirsiniz:
➪ take ➪ get ➪ make ➪ give ➪ do |
➪ run ➪ draw ➪ hold ➪ keep ➪ set |