Simple present tense ile olumlu cümleler, olumsuz cümleler, soru cümleleri ve kullanım örnekleri. İngilizce geniş zaman cümleleri.
İngilizcede simple present tense (geniş zaman) genellikle bir hobiden, alışkanlıktan, tekrar tekrar yapılan bir eylemden veya genel bir doğrudan bahsederken kullanılır. Aşağıda simple present tense ile en çok kullanılan cümle örnekleri verilmiş ve kullanım yerlerine değinilmemiştir. Konu anlatımı için linke tıklayabilirsiniz.
Simple present tense konu anlatımı →
• I always get up early.
› Her zaman erken kalkarım.
• I read a book every day.
› Her gün kitap okurum.
• I go swimming twice a week.
› Haftada iki kez yüzmeye giderim.
• How often do you drink coffee?
› Ne sıklıkla kahve içersin?
• I clean my room on Sundays.
› Pazar günleri odamı temizlerim.
• He cleans his car on weekends.
› Hafta sonları arabasını temizler.
• He sometimes goes to the cinema.
› Bazen sinemaya gider.
• It usually rains here in summer.
› Burada genellikle yaz aylarında yağmur yağar.
• She goes for a run most days.
› Çoğu gün koşuya çıkar.
• He never plays chess with me.
› Benimle asla satranç oynamaz.
• Do you ever feel lonely?
› Hiç yalnız hissediyor musun?
• They watch a movie together at night.
› Geceleri birlikte film izlerler.
• He takes his dog for a walk in the morning.
› Köpeğini sabahları yürüyüşe çıkarır.
• She often practices yoga in the morning.
› Sabahları sık sık yoga yapıyor.
• The school starts next week.
› Okul gelecek hafta başlayacak.
• The bus leaves at 20.00 this evening.
› Otobüs bu akşam 20.00'de kalkacak.
• The train arrives at the station at 9:30 am.
› Tren sabah 9:30'da istasyona gelir.
• If you don't hurry, you will miss the train.
› Acele etmezsen, treni kaçıracaksın.
• If I wake up early, I do some exercise.
› Erken kalkarsam, biraz egzersiz yaparım.
• I'll tell him the truth when I see him.
› Onu gördüğümde ona gerçeği söyleyeceğim.
• I read a book while I wait for the bus.
› Otobüs beklerken kitap okurum.
• I must see her before I leave.
› Gitmeden önce onu görmeliyim.
• He brushes his teeth after he eats breakfast.
› Kahvaltı yaptıktan sonra dişlerini fırçalar.
• You won't understand me unless you pay attention.
› Dikkattini vermedikçe beni anlayamazsın.
• I have no money at the moment.
› Şu anda param yok.
• I want to drink a cup of tea now.
› Şimdi çay içmek istiyorum
• My brother loves listening to music in his free time.
› Erkek kardeşim boş zamanlarında müzik dinlemeyi sever.
• I love you.
› Seni seviyorum.
• I believe in you.
› Sana inanıyorum.
• We live in a big house.
› Büyük bir evde yaşıyoruz.
• He speaks French fluently.
› Akıcı bir şekilde Fransızca konuşuyor.
• I go to the gym every day.
› Her gün spor salonuna giderim.
• He wants to be a doctor.
› Doktor olmak istiyor.
• I usually wake up at 6 o'clock.
› Genelde saat 6'da uyanırım.
• I think we should leave early.
› Bence erken gitmeliyiz.
• It always rains here during the winter.
› Kışın burada hep yağmur yağar.
• I never go to bed without brushing my teeth.
› Dişlerimi fırçalamadan asla yatmam.
• She sometimes helps me with my homework.
› Bazen ödevlerimde bana yardım ediyor.
• She loves to read books in her free time.
› Boş zamanlarında kitap okumayı sever.
• They play tennis on the weekends.
› Hafta sonları tenis oynuyorlar.
• She cleans the house on Saturdays.
› Cumartesi günleri evi temizler.
• The flowers bloom in the spring.
› Çiçekler ilkbaharda açar.
• The earth revolves around the sun.
› Dünya, Güneşin etrafında döner.
• The sun rises in the east and sets in the west.
› Güneş doğudan doğar ve batıdan batar.
• He drinks coffee every morning.
› Her sabah kahve içer.
• He listens to music while he works.
› Çalışırken müzik dinler.
• I do not like coffee.
› Kahve sevmem.
• I do not know him.
› Onu tanımıyorum.
• He does not believe in ghosts.
› Hayaletlere inanmaz.
• She does not understand me.
› Beni anlamıyor.
• I do not go to work by car.
› İşe arabayla gitmem.
• I do not remember his name.
› Onun ismini hatırlamıyorum.
• John does not play chess.
› John satranç oynamaz.
• No one lives in this village.
› Bu köyde kimse yaşamıyor.
• Maria does not work in a bank.
› Maria bir bankada çalışmıyor.
• They do not have any pets.
› Evcil hayvanları yok.
• She does not live in a big city.
› Büyük bir şehirde yaşamıyor.
• We do not go to the movies very often.
› Sinemaya çok sık gitmeyiz.
• She does not know how to play the guitar.
› Gitar çalmasını bilmiyor.
• I do not like to stay up too late.
› Geç saatlere kadar uyanık durmayı sevmem.
• I do not eat breakfast before going to work.
› İşe gitmeden önce kahvaltı yapmam.
• Do you like tea?
› Çay sever misin?
• Where do you live?
› Nerede yaşıyorsun?
• What do you do?
› Ne iş yapıyorsun?
• Who works here?
› Burada kim çalışıyor?
• Where do you come from?
› Nerelisin?
• How often do you watch TV?
› Ne sıklıkla televizyon izliyorsun?
• What kind of music do you listen to?
› Hangi tür müzik dinlersin?
• What do you do in your free time?
› Boş zamanlarında ne yaparsın?
• When do you usually go to work?
› Genellikle ile ne zaman gidersin?
• Do you like to read books?
› Kitap okumayı sever misin?
• Does she work in a bank?
› Bir bankada mı çalışıyor?
• What is your favorite food?
› En sevdiğin yemek nedir?
• Does she prefer tea or coffee?
› Çay mı yoksa kahve mi tercih eder?
• Do you have breakfast every day?
› Her gün kahvaltı yapar mısın?
• Do you have any plans for the weekend?
› Hafta sonu için bir planın var mı?
• Does she live in a house or an apartment?
› Bir evde mi yoksa dairede mi yaşıyor?
• What do you usually eat for dinner?
› Akşam yemeğinde genellikle ne yersin?
• How much money do you have on you?
› Üstünde ne kadar para var?
• How many people work in this factory?
› Bu fabrikada kaç kişi çalışıyor?
• What time do you wake up in the morning?
› Sabahları kaçta uyanırsın?