İngilizcede simple present tense (geniş zaman) kullanımı ve konu anlatımı.
The Simple Present Tense, genellikle tekrar tekrar yapılan eylemlerden veya genel doğrulardan bahsedilirken kullanılan zaman kipidir. Kullanım yerleri Türkçedeki Geniş Zaman'a çok benzerdir. Türkçeye '-er/ar' ekleri ile tercüme edilebilir.
Olumlu | I/You/We/They + V1 |
He/She/It + V1 + -s takısı | |
Olumsuz | I/You/We/They + do + not + V1 |
He/She/It + does + not + V1 | |
Soru | Do + I/You/We/They + V1 |
Does + He/She/It + V1 |
Örnek | Kısa Hali | |
+ |
I love you. | –– |
He sings well. | –– | |
− |
I do not love you. | I don't love you. |
He does not sing. | He doesn't sing. | |
+? |
Do you love me? | –– |
Does he sing? | –– | |
-? |
Do you not love me? | Don't you love me? |
Does she not sing? | Doesn't she sing? |
Time Expressions (Zaman İfadeleri) |
|
always, usually, generally, often, sometimes, occasionally, never, every day/week/year etc., once a day, twice a week, three times a year, on Sundays, on Saturday nights, on Monday mornings, on weekdays/weekends, at night/noon, in the morning/afternoon/evening |
Bir alışkanlığı, bir hobiyi ya da tekrar tekrar yapılan bir eylemi belirtmek için, genellikle 'always, sometimes, usually, often, never' gibi sıklık belirten bir zarfla birlikte kullanılır.
・I always get up early.
› Her zaman erken kalkarım.
・He likes playing chess.
› Satranç oynamayı sever.
・John drinks tea every day.
› John her gün çay içer.
・We go swimming twice a week.
› Haftada iki kez yüzmeye gideriz.
・How often do you go running?
› Ne sıklıkla koşuya çıkarsın?
・They watch TV in the evening.
› Akşamları televizyon izlerler.
Uzun süredir devam eden, kalıcı bir durumu ya da genel bir doğruyu belirtmek için kullanılır.
・My name is Maria.
› Benim ismim Maria.
・He works in Germany.
› Almanya'da çalışıyor.
・Where do you live?
› Nerede yaşıyorsun?
・It doesn't rain much here.
› Burada çok yağmur yağmaz.
・Tom knows three languages.
› Tom üç dil biliyor.
Doğa kanunları veya bilimsel gerçekler gibi herkes tarafından doğru kabul edilen durumları belirtmek için kullanılır.
・The sun sets in the west.
› Güneş batıdan batar.
・Every atom has a nucleus.
› Her atomun çekirdeği vardır.
・The Earth orbits around the Sun.
› Dünya, Güneş'in etrafında döner.
・Water boils at 100 degrees Celsius.
› Su 100 santigrat derecede kaynar.
・The human body is made up of cells.
› İnsan vücudu hücrelerden oluşur.
'Stative verbs (durum fiileri)' ile birlikte şu an ki bir hissi veya düşünceyi belirtmek için kullanılır.
・I feel dizzy.
› Başım dönüyor.
・You look awful.
› Berbat görünüyorsun.
・I want to drink water.
› Su içmek istiyorum.
・I don't understand you.
› Seni anlamıyorum.
Gelecekte yapılması takvime bağlanmış bir şeyi belirtmek için, genellikle 'next week, this evening' gibi gelecek bildiren bir zarfla birlikte kullanılır.
・The school starts next week.
› Okul gelecek hafta başlayacak.
・The concert starts at 7 p.m. tonight.
› Konser bu akşam saat 19.00'da başlayacak.
・The plane arrives at 09.45 tomorrow.
› Uçak yarın saat 09.45'te varacak.
'If, when, while, after, before, unless' gibi bağlaçlarla bir yan cümlecik olarak kullanılır.
・If it rains, we'll get wet.
› Yağmur yağarsa ıslanacağız.
・I will visit my uncle before I leave.
› Gitmeden önce amcamı ziyaret edeceğim.
・We listen to music while we work.
› Çalışırken müzik dinleriz.
・I'll give something to him when I see him.
› Onu gördüğümde ona bir şey vereceğim.
Emir, talimat veya yön bildiren cümlelerde kullanılır.
・Call the police.
› Polisi ara.
・You two help me.
› Siz ikiniz bana yardım edin.
・You turn the key to start the car.
› Arabayı çalıştırmak için anahtarı çeviriniz.
・Go straight for one mile and then turn right.
› Bir mil düz git ve sonra sağa dön.
Hikaye, masal, kitap, film veya maç anlatımında kullanılır.
・The prince goes to the forest and...
› Prens ormana gider ve...
・The player kicks the ball and scores a goal.
› Oyuncu topa vurur ve gol atar.
Bir kişinin sözünü iktibas ederken veya bir şeyden alıntı yaparken kullanılır.
・The Bible says do everything in love.
› İncil her şeyi sevgiyle yapın der.
・The report warns that a global water crisis is likely.
› Rapor, küresel bir su krizinin olası olduğu konusunda uyarıyor.
Haber başlıklarında geçmiş zaman yerine kullanılır.
・Five soldiers die in Iraq.
› Irak'ta beş asker öldü.
・Four people injure in the collision.
› Çarpışmada dört kişi yaralandı.
'There goes..., here comes...' gibi kalıp ifadelerde kullanılır.
・Here comes your daughter.
› İşte kızınız geliyor.
・There goes the bus we were supposed to catch.
› Yakalamamız gereken otobüs gidiyor.