Can ile Örnek Cümleler | Bilexis Blog
Can ile Örnek Cümleler
Can ile Örnek Cümleler

Can ile olumlu cümleler, olumsuz cümleler, soru cümleleri. Can kullanım örnekleri.

Modal verb olan 'can' -ebilmek anlamına gelir. Genellikle bir beceriden, yetenekten veya imkandan bahsederken kullanılır. Aşağıda 'can' ile en çok kullanılan cümle örnekleri verilmiş ve kullanım yerlerine değinilmemiştir. Konu anlatımı için linke tıklayabilirsiniz.

Can - Konu Anlatımı →

Kullanım Örnekleri

1-) beceri, yetenek, kabiliyet, imkan

• I can run very fast.
› Çok hızlı koşabilirim.

• She can speak French fluently.
› Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşabilir.

• I can't come to the party on Friday.
› Cuma günü partiye gelemem.

• What can I do to help you with your project?
› Projenizde size yardımcı olmak için ne yapabilirim?

• The cat can climb trees easily.
› Kedi ağaçlara kolaylıkla tırmanabilir.

• A computer can store massive amounts of information.
› Bir bilgisayar çok büyük miktarda bilgiyi depolayabilir.

2-) izin

• Can I borrow your pen for a moment?
› Bir dakikalığına kalemini ödünç alabilir miyim?

• You can use my computer if you need it.
› İhtiyacın olursa bilgisayarımı kullanabilirsin.

• 'Can I ask you a question?' 'Yes, you can.'
› 'Sana bir soru sorabilir miyim?' 'Evet sorabilirsin.'

• Visitors can't take photographs in this museum.
› Ziyaretçiler bu müzede fotoğraf çekemezler.

3-) rica, öneri, teklif

• Can you pass me the salt, please?
› Bana tuzu uzatır mısın lütfen?

• Can you explain the instructions one more time?
› Talimatları bir kez daha açıklayabilir misiniz?

• Can I get you something to drink?
› Sana içeçek bir şey getiriyim mi?

• Can I help you carry those bags?
› Şu çantaları taşımana yardım edeyim mi?

• We can go for a walk if you like.
› İstersen yürüyüşe çıkabiliriz.

• You can take a break if you're feeling overwhelmed.
› Kendinizi bunalmış hissediyorsanız ara verebilirsiniz.

• Perhaps we can watch a movie tonight instead of going out.
› Belki bu akşam dışarı çıkmak yerine film izleriz.

4-) olasılık, imkansızlık

• You can't be serious!
› Ciddi olamazsın!

• He can be forgetful sometimes.
› Bazen unutkan olabiliyor.

• Opportunities can arise unexpectedly.
› Fırsatlar beklenmedik bir şekilde ortaya çıkabilir.

• Learning a new language can be difficult. 
› Yeni bir dil öğrenmek zor olabilir.

• The weather can change unpredictably.
› Hava tahmin edilemeyecek şekilde değişebilir.

• What can he be doing at this hour of the night?
› Gecenin bu saatinde ne yapıyor olabilir?

• She can't be 60 years old; she looks much younger!
› 60 yaşında olamaz; çok daha genç görünüyor!

• He can't have finished all the work already; it's only been an hour.
› Bütün işi bitirmiş olamaz; sadece bir saat oldu.

Olumlu Cümleler

• He can swim very well.
› Çok iyi yüzebilir.

• I can make tea if you like.
› İstersen çay yapabilirim.

• Bats can see in the dark.
› Yarasalar karanlıkta görebilir.

• He can be a bit stubborn at times.
› Bazen biraz inatçı olabiliyor.

• We can watch a movie if you want.
› İstersen film izleyebiliriz.

• She can speak four languages fluently.
› Dört dili akıcı bir şekilde konuşabiliyor.

• Deserts can be quite cold at night.
› Çöller geceleri oldukça soğuk olabilir.

• You can leave the party early if you need to.
› Gerekirse partiden erken ayrılabilirsiniz.

• I can lend you some money until you get paid.
› Ödemeni alana kadar biraz borç verebilirim.

• There can be challenges in starting a new job.
› Yeni bir işe başlarken zorluklar yaşanabilir.

• You can pass the exam if you work hard.
› Çok çalışırsan sınavı geçebilirsin.

• If we can meet tomorrow, we'll discuss the project.
› Yarın buluşabilirsek projeyi tartışırız.

• Students can enter the museum for free.
› Öğrenciler müzeye ücretsiz girebilir.

• Stress can impact both mental and physical health.
› Stres hem zihinsel hem de fiziksel sağlığı etkileyebilir.

• I try to spend time with my family whenever I can.
› Fırsat buldukça ailemle vakit geçirmeye çalışıyorum.

• Trees can absorb carbon dioxide and produce oxygen.
› Ağaçlar karbondioksiti emebilir ve oksijen üretebilir.

• Children can learn languages rapidly at a young age.
› Çocuklar genç yaşta dilleri hızla öğrenebilirler.

• If you can, please help me with this task.
› Eğer yapabiliyorsanız, lütfen bu görevde bana yardım edin.

• All we can do now is focus on finding a solution to the problem.
› Şu an yapabileceğimiz tek şey soruna çözüm bulmaya odaklanmak.

Olumsuz Cümleler

• I can't run fast.
› Hızlı koşamam.

• That can't be right.
› Bu doğru olamaz.

• You can’t park here.
› Buraya park edemezsin.

• I can't hear you clearly.
› Seni net olarak duyamıyorum.

• She can't swim very well.
› Çok iyi yüzemiyor.

• He can't lift that heavy box.
› O ağır kutuyu kaldıramaz.

• You can't smoke in this area.
› Bu alanda sigara içemezsiniz.

• I can't make it to the party tonight.
› Bu akşam partiye gelemeyeceğim.

• I can't attend the meeting tomorrow.
› Yarın toplantıya katılamam.

• He can’t have finished the work.
› İşi bitirmiş olamaz.

• He can't play the piano very well.
› Çok iyi piyano çalamıyor.

• I cannot solve this math problem.
› Bu matematik problemini çözemiyorum.

• I can't promise I'll finish the report today.
› Raporu bugün bitireceğime söz veremem.

• You can't always get what you want in life.
› Hayatta her zaman istediğini elde edemezsin.

• We can't afford to buy a new car right now.
› Şu anda yeni bir araba almaya gücümüz yetmez.

• Students can't use cell phones during the exam.
› Öğrenciler sınav sırasında cep telefonu kullanamazlar.

• They cannot enter the building without an access card.
› Giriş kartı olmadan binaya giremezler.

Soru cümleleri

• Can she swim?
› Yüzebilir mi?

• Can you speak German?
› Almanca konuşabiliyor musun?

• Can I borrow your pen?
› Kalemini ödünç alabilir miyim?

• What can he be doing?
› Ne yapıyor olabilir?

• Can you play the guitar?
› Gitar çalabiliyor musun?

• Can he fix the car?
› Arabayı tamir edebilir mi?

• Can you call me back later? 
› Beni daha sonra arayabilir misin?

• Can I leave work early today?
› Bugün işten erken çıkabilir miyim?

• Can I help you with your homework?
› Ödevinde sana yardım edeyim mi?

• Can I bring a friend to the party?
› Partiye bir arkadaşımı getirebilir miyim?

• Is there anything I can do for you?
› Senin için yapabileceğim bir şey var mı?

• Can you help me with my homework?
› Ödevimde bana yardım edebilir misin?

• Can I have some more coffee, please?
› Biraz daha kahve alabilir miyim lütfen?

• Can you suggest a good movie to watch?
› İzlenecek güzel bir film önerir misiniz?

• “Can I sit here?” “No, you can’t.”
› “Buraya oturabilir miyim?” “Hayır, oturamazsın.”

• Can you propose a solution to this problem?
› Bu soruna bir çözüm önerebilir misiniz?

Editörün Seçtikleri