İngilizcede 'should' kullanımı ve konu anlatımı.
Should, Türkçeye ‘-meli/malı, gerekmek, gerektirmek, vb.’ olarak çevirilir. Genel olarak yapılması iyi, doğru veya zorunlu olmayan bir gereklilikten bahsederken kullanılır.
Yapı |
Olumlu (Özne + should + V1) |
• I should study for the exam. › Sınava çalışmalıyım. |
Olumsuz (Özne + should + not + V1) |
• You should not go out. • You shouldn't go out. › Dışarı çıkmamalısın. |
Soru (Should + özne + V1) |
• Should I help her? › Ona yardım etmeli miyim? |
Yapılması doğru, iyi ya da ahlaki bir gereklilik olduğu düşünülen bir şeyi belirtmek için kullanılır.
・We should be respectful to our elders.
› Büyüklerimize karşı saygılı olmalıyız.
・People should be honest in their relationships.
› İnsanlar ilişkilerinde dürüst olmalıdır.
・There should be more parking spaces in this area.
› Bu bölgede daha fazla park yeri olmalı.
・I should call my parents to let them know I'll be late.
› Geç kalacağımı haber vermek için ailemi aramalıyım.
Yapılması doğru, iyi ya da ahlaki bir gereklilik olduğu düşünülen bir şeyi önermek veya tavsiye etmek için kullanılır.
・You should study for the exam.
› Sınava çalışmalısın.
・You shouldn't be rude to others.
› Başkalarına karşı kaba olmamalısın.
・He should wear a jacket; it's quite cold outside.
› Ceket giymeli; dışarısı oldukça soğuk.
Bu kullanımı genellikle 'I think', I don't think', Do you think' ile birlikte kullanılır.
・I think you should apologize for what you said.
› Bence söylediklerin için özür dilemelisin.
Gerçekleşmesi beklenilen veya olası olan bir olayı belirtmek için kullanılır.
・He should be at work now.
› Şu anda işte olmalı.
・It should be sunny tomorrow.
› Yarın hava güneşli olmalı.
・The package should arrive by Friday.
› Paket Cuma gününe kadar ulaşmalıdır.
・The bus should arrive at the station in about 10 minutes.
› Otobüs yaklaşık 10 dakika içinde istasyona varmalı.
・After studying all night, you should perform well on the exam.
› Bütün gece çalıştıktan sonra sınavda iyi yapmış olmalısın.
• He said he should arrive by noon.
› Öğlene kadar geleceğini söyledi.
• He suggested that I should apply for the job.
› İşe başvurmamı önerdi.
• She expected that the package should be delivered yesterday.
› Paketin dün teslim edilmesini bekliyordu.
• I should have studied for the exam last night.
› Dün gece sınava çalışmalıydım.
• They should have finished their project by now.
› Şimdiye kadar projelerini bitirmeleri gerekiyordu.
• You shouldn't have spoken to her like that.
› Onunla bu şekilde konuşmamalıydın.
• We shouldn't have gone to that party; it was boring.
› O partiye gitmemeliydik; sıkıcıydı.
• If it rains, we should stay indoors.
› Yağmur yağarsa içeride kalmalıyız.
• Should you change your mind, let me know.
› Fikrini değiştirirsen bana haber ver.
• In case you should have any questions, don't hesitate to ask.
› Sorunuz olursa sormaya çekinmeyin.