Could | Bilexis Gramer
Could

İngilizcede 'could' kullanımı ve konu anlatımı.

Could, Türkçeye ‘-ebilirdi’ olarak çevirilir. Genellikle 'can' nin geçmiş hali olarak geçmişteki bir yeterlikten bahsetmek için kullanılmakla beraber, izin ve rica sorularında,  öneri cümlelerinde ve olasılık bildiren yapılarda sıklıkla kullanılır.

Yapı
  Olumlu (Özne + could + V1)
  • I could run fast.
  › Hızlı koşabilirdim.
  Olumsuz (Özne + could + not + V1)
  • I couldn't run fast.
  • I could not run fast.

  › Hızlı koşamazdım.
  Soru (Could + özne + V1)
  • Could you run fast?
  › Hızlı koşabilir miydin?

Kullanım

Yeterlik

'Can' nin geçmiş hali olarak, geçmişteki bir beceriden, imkandan bahsederken kullanılır.

・He could swim very well.
 › Çok iyi yüzebilirdi.

・I knew that you could do that.
 › Bunu yapabileceğini biliyordum.

・When I was younger I could run fast.
 › Gençken hızlı koşabilirdim.

・He couldn't come to the party yesterday.
 › Dün partiye gelemedi.

Olasılık

Gerçekleşmesi düşük ya da belirsiz bir olasılığı belirtmek için kullanılır.

・It could rain later.
 › Daha sonra yağmur yağabilir.

・He could be late for the party.
 › Partiye geç kalabilir.

・You could be making a big mistake.
 › Büyük bir hata yapıyor olabilirsiniz.

Gerçekleşme ihtimali olmayan bir durumu veya isteği belirtmek için kullanılır.

I wish I could fly like a bird.
 › Keşke bir kuş gibi uçabilsem.

The ocean is so calming. I could watch it for ever.
 › Okyanus çok sakinleştirici. Onu sonsuza kadar izleyebilirim.


'Could have + V3' kalıbı geçmişle ilgili bir tahmini veya olasılığı belirtmek için kullanılır.

・Where is Tom? He could have overslept. 
 › Tom nerede? Uyuya kalmış olabilir.

・The lights are off. He could have gone to bed early.
 › Işıklar kapalı. Erken yatmış olabilir.

・The thief could have entered through the back door. 
 › Hırsız arka kapıdan girmiş olabilir.


'Could have + V3' aynı zamanda gerçekleşme ihtimali olan ama gerçekleşmemiş bir durumu belirtmek için kullanılır.

・The accident could have been worse.
 › Kaza daha kötü olabilirdi.

・I could have learned English, but I didn't have the time.
 › İngilizce öğrenebilirdim ama zamanım yoktu.

Be careful with that knife - you could have cut yourself. 
 › O bıçağa dikkat et, kendini kesebilirdin.

・If they had more time, they could have finished the project.
 › Daha fazla zamanları olsaydı projeyi bitirebilirlerdi.


'Couldn't have + V3' kalıbı geçmişte olmuş bir olayın imkansızlığı belirtmek için kullanılır.

・He couldn't have solved the puzzle easily; it's too complex.
 › Bulmacayı kolayca çözmüş olamaz; çok karmaşık.

・We couldn't have missed the flight. We arrived at the airport early.
 › Uçağı kaçırmış olamayız. Havaalanına erken geldik.

İzin

Kibarca bir şey yapmak için izin isterken kullanılır.

・Could I borrow your umbrella?
 › Şemsiyenizi ödünç alabilir miyim?

・Could I use your phone, please?
 › Telefonunuzu kullanabilir miyim, lütfen?


İzin sorularına cevap verirken 'could' değil, 'can' kullanılır.

“Could I ask a question?” “Yes, you can.”
 › “Bir soru sorabilir miyim?” “Evet, sorabilirsin.”

“Could I borrow your book, please?” “No, you can't.”
 › “Kitabınızı ödünç alabilir miyim, lütfen?” “Hayır, alamazsın.”

Rica

Kibarca birinden bir şey yapmasını isterken kullanılır.

・Could you open the door?
 › Kapıyı açar mısınız?

・Could you pass me the salt?
 › Tuzu uzatır mısınız?

Öneri

Bir öneride bulunmak için kullanılır.

・We could eat out tonight, if you like.
 › İstersen bu gece dışarıda yiyebiliriz.

・I wonder if we could go to the beach this weekend.
 › Acaba bu hafta sonu sahile gidebilir miyiz?

Rahatsızlık

Genellikle öfkeli bir biçimde, şu anki bir durumla ilgili bir rahatsızlığı belirtmek için 'could', geçmişle ilgili bir rahatsızlığı belirtmek için 'could have + V3' kullanılır.

・I'm so pissed off I could scream!
 › O kadar sinirliyim ki çığlık atabilirim!

・You could have told me the truth!
 › Bana doğruyu söyleyebilirdin!


'Could have + V3'
'Could have + V3' yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere geçmişteki bir imkanı, olasılığı ve rahatsızlığı, olumsuz hali 'couldn't have + V3' ise geçmişteki bir imkansızlığı belirtmek için kullanılır.

Geçmiş olasılık:
He's late. He could have gotten stuck in traffic. 
 › Geç kaldı. Trafiğe takılmış olabilir.

Gerçekleşmemiş olasılık:
I could have studied history instead of literature.
 › Edebiyat yerine tarih okuyabilirdim.

Geçmiş rahatsızlık:
You could have apologized for your rude behavior.
 › Kaba davranışın için özür dileyebilirdin.

Geçmiş imkansızlık:
I couldn't have forgotten my keys. I remember putting them in my pocket.
 › Anahtarlarımı unutmuş olamam. Onları cebime koyduğumu hatırlıyorum.