Put kelimesi her ne kadar koymak manasına gelse de bazı edatlarla kullanıldığında özel bir anlam kazanır. Aşağıda put kelimesi ile en çok kullanılan phrasal verbs (deyimsel fiiller) sıralanmıştır. Daha fazlası için Sözlüğümüze göz atabilirsiniz.
(söylenti) çıkarmak, yaymak
• Someone put about it that he will resign.
› Biri onun istifa edeceğini yaydı.
1. bir kenara koymak, ayırmak
• He puts some money aside every month for his retirement.
› Emekliliği için her ay bir miktar para ayırıyor.
2. kenara bırakmak, göz ardı etmek
• We should put aside our differences.
› Farklılıklarımızı bir kenara bırakmalıyız.
(yerine) koymak, kaldırmak
• You should put your toys away after playing.
› Oynadıktan sonra oyuncaklarını yerlerine kaldırmalısın.
1. geciktirmek
• The fire put back the completion of the project.
› Yangın projenin tamamlanmasını geciktirdi.
2. (saati) geri almak
• Have you put your clock back?
› Saatini geri aldın mı?
1. bastırmak, son vermek
• The army hardly put down the rebellion.
› Ordu isyanı güçlükle bastırdı.
2. (uçak) indirmek
• The pilot had to put down the plane in a field.
› Pilot, uçağı bir tarlaya indirmek zorunda kaldı.
ileri sürmek, sunmak
• He put forward a proposal at the meeting.
› Toplantıda bir öneri sundu.
ertelemek
• We’ve put off the trip until September.
› Geziyi Eylül ayına erteledik.
1. giymek
• She put on a white dress.
› Beyaz bir elbise giydi.
2. (makyaj) yapmak, sürmek
• She put on make-up.
› Makyaj yaptı.
3. (kilo) almak
• I have put on several kilos recently.
› Son zamanlarda birkaç kilo aldım.
(ateş/yangın) söndürmek
• The firefighters quickly put out the fire.
› İtfaiyeciler yangını çabucak söndürdü.