İngilizcede 'üretmek, yapmak' ne demek? 'Make, produce, manufacture, generate, create, form, develop' kelimelerinin arasındaki farklar.
Make, produce, manufacture, generate, create, form, develop kelimelirinin anlamları birbirlerine benzerdir. Türkçeye genellikle 'üretmek, yapmak, oluşturmak' olarak tercüme edilirler. Ancak aralarında bazı farklılıklar vardır.
Malzemeleri ya da bileşenli bir araya getirerek bir şeyi üretmek, hazırlamak anlamına gelir. Fabrikada üretilen ürünlerden el işlerine kadar geniş bir anlamı ifade eder.
・She made coffee for us.
› Bize kahve yaptı/hazırladı.
・She can make her dresses herself.
› Elbiselerini kendisi yapabilir/dikebilir.
・The factory can make 500 bottles per hour.
› Fabrika saatte 500 şişe üretebilir.
Satılmak üzere büyük ölçekte bir şeyi üretmek anlamına gelir. Genellikle belirli bir süreçten sonra ve sistematik olarak yapılan üretimi belirtmek için kullanılır.
・This factory produces hundreds of cars every day.
› Bu fabrika her gün yüzlerce araba üretiyor.
・Farmers produce fresh vegetables and fruits.
› Çiftçiler taze sebze ve meyve üretiyor.
・The company's goal is to produce high-quality goods.
› Şirketin hedefi yüksek kaliteli ürünler üretmektir.
Makinelerle, ham maddeden üretilen ürünler için kullanılır. Genellikle fabrikalarda ve büyük miktarlarda üretmek anlamına gelir.
・The company will manufacture new smartphones next month.
› Şirket önümüzdeki ay yeni akıllı telefonlar üretecek.
・Our town is known for the manufacture of high-quality textiles.
› Kasabamız yüksek kalitede tekstil üretimiyle tanınır.
Bir şeyi meydana getirmek, üretmek anlamına gelir. Genellikle enerji, kaynak veya fikir için kullanılır.
・Taking a walk can help me generate ideas.
› Yürüyüş yapmak fikir üretmeme yardımcı olabilir.
・Solar panels can generate electricity from sunlight.
› Güneş panelleri güneş ışığından elektrik üretebilir.
・The fundraiser aims to generate funds for charity.
› Bağış toplama etkinliği hayır işleri için fon yaratmayı amaçlıyor.
Yeni bir şeyi meydana getirmek anlamında kullanılır.
・Who created the universe?
› Evreni kim yarattı?
・Investing wisely can create wealth over time.
› Akıllıca yatırım yapmak zamanla zenginlik yaratabilir/sağlayabilir.
・Engineers create innovative solutions to everyday problems.
› Mühendisler günlük sorunlara yenilikçi çözümler üretir.
Bir şeyden başka bir şey üretmek ya da bir şeyin başlamasını, var olmasını sağlamak anlamına gelir.
・to form a new word
› yeni bir kelime türetmek
・Exercise can help form a healthy lifestyle
› Egzersiz sağlıklı bir yaşam tarzı oluşturmanıza yardımcı olabilir
・Exposure to heat and pressure can form diamonds from carbon.
› Isıya ve basınca maruz kalmak karbondan elmas oluşturabilir.
Yeni bir şeyi zaman içierisinde tasarlayıp üretmek anlamına gelir.
・The company aims to develop new technologies.
› Şirket yeni teknolojiler geliştirmeyi hedefliyor.
・Countries strive to develop sustainable energy sources
› Ülkeler sürdürülebilir enerji kaynakları geliştirmeye çalışıyor.
Kelime | Çeviriler | Eşdizimler |
make | yapmak, hazırlamak, üretmek | table, dress, car, engine, cake, bread, tea, movie, video, plan, rule |
produce | üretmek, imal etmek, yetiştirmek, yapmak | goods, product, rise, wheat, movie, music, report, result, effect, solution, evidence |
manufacture | imal etmek, üretmek | goods, product, equipment, car, textile, chemical |
generate | üretmek, oluşturmak, meydana getirmek | electricity, power, heat, idea, interest, revenue, income, funds |
create | yaratmak, oluşturmak, sağlamak, meydana getirmek, neden olmak | art, content, job, wealth, value, oppurtunity, problem, file, universe |
form | oluşturmak, türetmek, yapmak, kurmak | word, letter, line, circle, friendship, opinion, masterpiece, business, company |
develop | geliştirmek, oluşturmak | technology, software, system, strategy, method, model |
Bu kelimeler daha fazla çeviriye ve eşdizime sahiptirler. Yukarıdaki tabloda sadece en sık kullanılan çevirileri ve eşdizimleri yer almaktadır. |