İngilizcede Sayılar ve Kullanım Örnekleri
İngilizcede Sayılar ve Kullanım Örnekleri

İngilizcede sayılar (sayma sayıları, sıra sayıları, önem ve öncelik belirten sayılar), tarih yazımı ve kullanım örnekleri.


SAYMA SAYILARI

0- zero: sıfır
1- one: bir
2-  two: iki
3- three: üç
4- four: dört
5- five: beş
6- six: altı
7- seven: yedi
8- eight: sekiz
9- nine: dokuz
10- ten: on
11- eleven: on bir
12- twelve: on iki
13- thirteen: on üç
14- fourteen: on dört
15- fifteen: on beş
16- sixteen: on altı
17- seventeen: on yedi
18- eighteen: on sekiz
19- nineteen: on dokuz
20- twenty: yirmi
30- thirty: otuz
40- forty: kırk
50- fifty: elli
60- sixty: altmış
70- seventy: yetmiş
80- eighty: seksen
90- ninety: doksan
100- one hundred: yüz
1000- a thousand veya one thousand: bin
100.000- one hundred thousand: yüz bin
1.000.000- one million: bir milyon
1.000.000.000- one billion- : bir milyar

SIRA SAYILARI

1st- first: birinci
2nd- second:
ikinci
3rd- third: üçüncü
4th- fourth: dördüncü
5th- fifth: beşinci
6th- sixth: altıncı
7th- seventh: yedinci
8th- eighth: sekizinci
9th- ninth: dokuzuncı
10th- tenth: onuncu
20th- twentieth: yirminci
30th- thirtieth: otuzuncu
40th- fortieth: kırkıncı
50th- fiftieth: ellinci
60th- sixtieth: altmışıncı
70th- seventieth: yetmişinci
80th- eightieth: sekseninci
90th- ninetieth: doksanıncı
100th- hundredth: yüzüncü
1000th- thousandth: bininci
1.000.000th- millionth: milyonuncu

ÖNEM VE ÖNCELİK BELİRTEN SAYILAR

primary: birincil
secondary: ikincil
tertiary: üçüncül
quaternary: dördüncül

YILLARIN SÖYLENİŞİ

İngilizcede 2000 yılından önceki yıllar ve 2010 yılından sonraki yıllar iki parçaya ayrılarak ifade edilirler:

1974: ninteen seventy four
1832:
eighteen thirty two
2014: twenty fourteen
2010: twenty ten

Eğer yılın 3. rakamı '0' ise zero yerine 'oh' kullanılır. Son iki rakamı '00' ile bitiyorsa da  ilk iki rakam söylenir ve ardından da 'hundred'  eklenir:

1603: sixteen oh three
1409: fourteen oh nine
1700: seventeen hundred
1500: fifteen hundred

2000 ve 2010 arasındaki yıllar ise olduğu gibi  söylenir:

2000: two thousand
2008: two thousand eight

2010'dan sonraki yılların söylenişi Amerikan İngilizcesinde ve British İngilizcesinde değişiklik gösterebilir:

2015: two thousand and fifteen (British)
2015: two thousand fifteen (Amerikan)
2015 : twenty fifteen (British ve Amerikan)

  ☞ İngilizcede negatif sayıların önüne 'negative' kelimesi eklenir.
(-5) negative five: eksi beş
(-12) negative twelve: eksi on iki


İngilizcede yüzdeleri okumak için sayıdan sonra 'percent' kelimesini eklenir.
(3%) three percent: (%3) yüzde üç

İngilizcede para tutarını söylemek için tutarın sonuna para türü eklenir:
10$/ten dollars: 10 dolar
32€/thirty two euros: 32 euro

Söylenen paranın tutarı küsuratlıysa, küsurat sonradan söylenir:
$15.22/ fifteen dollars twenty two: 15.22 dolar
€100.92 one hundred euros ninety two: 100.92 euro

İngilizcede yarım ya da bir bölü iki (½) demek için one half, çeyrek ya da bir bölü dört (¼) demek için one quarter kullanılır.

İngilizcede toplama işlemi için plus, çıkartma işlemi için minus, çarpma işemi için times, bölme işlemi için devided by ve eşittir demek için equals kelimeleri  kullanılır.
5 + 8= 13 (beş artı sekiz eşittir on üç)= (five plus eight equals thirteen)
 -3 - 4 (eksi üç eksi dört) = (negative three minus four)
6 x 2 (altı kere iki) = (six times two)

Twenty (20)'den sonra 'twenty four (24)', 'fifty five (55)', 'one hundred thirty six (136)' gibi sayılar,  rakamların bulunduğu basamağa göre değiştirilmeden söylenir. 

ÖRNEK CÜMLELER

He is nine years old.
› O, dokuz yaşındadır.

Our team came second.
› Takımımız ikinci oldu.

I run five miles every day.
› Her gün beş mil koşarım.

A cup has six sides.
› Küpün altı yüzeyi vardır.

She divided the cake into four equal pieces.
› Keki dört eşit parçaya böldü.

Six minus two equals four.
› Altı eksi iki dörde eşittir.

Three times eight equals twenty four.
› Üç kere sekiz yirmi dörde eşittir.

The two mountains are of equal height.
› İki dağ eşit yüksekliktedir.

The height of the tree is above 10 meters. 
› Ağacın yüksekliği 10 metrenin üzerinde.

She is one seventy five (1.75) meters tall.
› O, bir yetmiş beş (1.75) boyundadır.

I weigh eighty six kilos.
› Ben seksen altı kloyum.

The temperature is minus seven.
› Sıcaklık eksi yedi.

It's ten minutes to two.
› İkiye on dakika var.

It's ten minutes past two.
› İkiyi on geçiyor. | İkiyi on dakika geçmiş.

I arrived around ten minutes after seven.
› Yediden on dakika sonra gibi geldim.

He is working from nine to six.
› Dokuzdan altıya kadar çalışır.

• Let's meet in half an hour. 
› Yarım saat sonra buluşalım.

• I ate a quarter of a bread. 
› Çeyrek ekmek yedim.

Sales fell in the third quarter of the year.
› Yılın üçüncü çeyreğinde satışlar düştü.

Net profit was up 12 percent.
› Net kar yüzde 12 arttı.

The price was reduced by 10 percent. 
› Fiyat yüzde 10 düşürüldü.

Can you lend me ten dollars?
› Bana on dolar borç verir misin?

His personal worth is 5 million dollars.
› Kişisel varlığı 5 milyon dolardır.

He has a six-figure salary.
› Altı haneli bir maaşı var (= 100,000'den fazla).

He earns two thousand dollars a month.
› Ayda iki bin dolar kazanıyor.

Two thirds of the workforce are women.
› İş gücünün üçte ikisi kadındır.

My little girl is at primary school. 
› Küçük kızım ilkokulda.

It's a question of secondary importance. 
› Bu ikincil öneme sahip bir soru.

Safety is of primary importance.
› Güvenlik birincil öneme sahiptir.

Both primary and secondary sources were used in the report.
› Raporda hem birincil hem de ikincil kaynaklar kullanıldı.

This was their fourth successive victory.
› Bu onların art arda dördüncü zaferiydi.

Habit is a second nature. 
› Alışkanlık ikinci doğadır.

She is top of the class in history.
› Tarihte sınıf birincisidir.

Hundreds of elephants found dead in Botswana.
› Bostwana'da yüzlerce fil ölü bulundu.

Thousands of people crossed the bridge yesterday.
› Dün, binlerce insan köprüden geçti.

There are almost 8 billion people in the world. 
› Dünyada yaklaşık 8 milyar insan var.

The coronavirus emerged in twenty nineteen.
› Koronavirüs iki bin on dokuzda ortaya çıktı.

Editörün Seçtikleri