• apple: elma
• apricot: kayısı
• avocado: avokado
• banana: muz
• blackberry: böğürtlen
• blueberry: yaban mersini
• cherry: kiraz
• coconut: hindistan cevizi
• date: hurma
• durian: durian
• dragon fruit: pitaya
• fig: incir
• gooseberry: bektaşi üzümü
• grapefruit: greyfurt
• grape: üzüm
• guava: guava
• jackfruit: jackfruit
• kiwifruit: kivi
• kumquat: kamkat
• lemon: limon
• lime: kireç
• longan: longan
• lychee: liçi
• mandarin: mandalina
• mango: mango
• mangosteen: mangostan
• melon: kavun
• mulberry: dut
• nectarine: şeftali
• orange: portakal
• papaya: papaya
• passionfruit: çarkıfelek
• peach: şeftali
• pear: armut
• persimmon: trabzon hurması
• pineapple: ananas
• pineberry: çam
• plum: erik
• pomelo: pomelo
• pomegranate: nar
• raspberry: ahududu
• rambutan: rambutan
• soursop: tarçın elması
• starfruit/carambola: yıldız meyvesi/karambola
• strawberry: çilek
• watermelon: karpuz
• artichoke: enginar
• arugula: roka
• asparagus: kuşkonmaz
• aubergine: patlıcan
• bean: fasulye
• bell pepper: dolma biber
• beet: pancar
• broccoli: brokoli
• Brussels sprouts: Brüksel lahanası
• cabbage: lahana
• carrot: havuç
• cauliflower: karnabahar
• celery: kereviz
• chard: pazı
• chili: kırmızı biber
• corn: mısır
• cucumber: salatalık
• dill: dereotu
• eggplant: patlıcan
• garlic: sarımsak
• ginger: zencefil
• green pepper: yeşil biber
• kale: karalahana
• leek: pırasa
• lettuce: marul
• mushroom: mantar
• okra: bamya
• onion: soğan
• parsley: maydanoz
• pea: bezelye
• pepper: biber
• potato: patates
• pumpkin: bal kabağı
• purpple cabbage: mor lahana
• radish: kırmızı turp
• scallion: yeşil soğan
• spinach: ıspanak
• tomato: domates
• turnip: turp
• zucchini: kabak
• yam: tatlı patates
• peel: soymak
• chop: doğramak
• ripen: olgunlaşmak
• bite: ısırmak
• grow: yetiştirmek
• plant: dikmek
• pick: toplamak
• slice: dilimlemek
• grate: rendelemek
• squeeze: suyunu sıkmak
• core: çekirdek
• peel: kabuk
• bunch: salkım, demet
• slice: dilim
• handful: avuç
• taste: tat
• raw: çiğ
• ripe: olgun
• rotten: çürük
• overripe: fazla olgun
• seedless: çekirdeksiz
• dried: kurutulmuş
• mashed: püre
• baked: (fırında) pişmiş
• fried: kızarmış
• roasted: kavrulmuş
• plant: bitki
• What’s your favourite fruit?
› En sevdiğin meyve nedir?
• Can you peel the potatoes?
› Patatesleri soyar mısın?
• He stepped on a banana peel and slipped.
› Bir muz kabuğuna bastı ve kaydı.
• He chopped the onions finely.
› Soğanları ince ince doğradı.
• Do you like orange juice?
› Portakal suyu sever misin?
• I didn’t not like the taste of the turnip.
› Turbun tadını sevmedim.
• I want a small bunch of grapes.
› Küçük bir salkım üzüm istiyorum.
• Can you give me a slice of bread?
› Bana bir dilim ekmek verir misin?
• Carrot can be eaten raw.
› Havuç çiğ yenebilir.
• The tomatoes aren’t ripe.
› Domatesler olgunlaşmamış.
• The peaches went rotten.
› Şeftaliler çürümüş.
• A clove of garlic is enough.
› Bir diş sarımsak yeterli.
• Avocado salad is my favorite.
› Avakado salatası favorimdir.
• Is there mashed potato on the menu?
› Menüde patates püresi var mı?
• We had pumpkin soup for dinner.
› Akşam yemeği için balkabağı çorbası içtik.
• Would you like some apple pie?
› Biraz elmalı turta ister misin?
• I took a bite of the pear.
› Armuttan bir ısırık aldım.
• She picked the strawberries from our garden.
› Çilekleri bizim bahçeden topladı.
• My father grows cucumbers.
› Babam salatalık yetiştiriyor.
• The apple grows on a tree.
› Elma ağaçta yetişir.
• There is an orange tree in the yard.
› Bahçede bir portakal ağacı var.
• A farmer is working in the corn field.
› Bir çiftçi mısır tarlasında çalışıyor.
• The trees are in blossom.
› Ağaçlar çiçek açmış.
• My mother made the tomato sauce.
› Domates sosunu annem yaptı.