İngilizcede Kıyafetler ve Kullanım Örnekleri | Bilexis Blog
İngilizcede Kıyafetler ve Kullanım Örnekleri
İngilizcede Kıyafetler ve Kullanım Örnekleri

Aşağıda İngilizce’de kıyafetler; üst giyim, alt giyim, iç giyim, alt ve üst giyim, aksesuar ve ayağa giyilenler şeklinde kategorilere ayrılarak listelenmiştir. Ayrıca kıyafetlerle ilgili kelimeler ve fiiller, kıyafet materyalleri, desen türleri de eklenerek kullanım örnekleriyle açıklanmıştır. Listenin sonunda kıyafetlerle ilgili bazı notlar verilmiştir.

TOP CLOTHING (ÜST GİYİM)

 blouse: bluz
 t-shirt: tişört
 cardigan: hırka
 jacket: ceket

 sweater: süveter, kazak
 sweatshirt: eşofman üstü, penye
 pullover: süveter, kazak
 shirt: gömlek
 vest: fanila
 waistcoat: yelek
 coat: kaban, manto, palto

BOTTOM CLOTHING (ALT GİYİM)

 skirt: etek
 tights: tayt, külotlu çorap
 pantyhose: tayt, külotlu çorap
 pants: pantolon
 jeans: kot pantolon
 trousers: pantolon (kumaş pantolon)
 shorts: şort
 mini skirt: mini etek

TOP AND BOTTOM CLOTHING (ALT VE ÜST GİYİM)

 dress: elbise
 evening gown: abiye
 evening dress: abiye
 nightdress: gecelik
 nightgown: gecelik
 suit: takım elbise
 tuxedo: smokin
 wedding dress: gelinlik
 dressing gown: sabahlık
 raincoat: yağmurluk
 overalls: iş tulumu
 bathrobe: bornoz
 pyjamas: pijama
 pajamas: pijama
 tracksuit: eşofman
 sweats: eşofman
 bikini: bikini
 swimming suit: mayo
 swimming trunks: erkek mayosu

UNDERWEAR (İÇ GİYİM)

 bra: sütyen
 panties: külot
 slip: iç gömlek
 underwear: iç giyim, iç çamaşırı
 underpants: iç çamaşırı
undershirt: atlet
 athlete: atlet
 boxers: boksör şort

ACCESSORY (AKSESUAR)

 scarf: eşarp, atkı
 wrap: şal
 belt: kemer
 tie: kravat
 cap: kep
 bow tie: papyon
 beret: bere
 hat: şapka
 gloves: eldiven
 mittens: tek parmaklı eldiven
 umbrella: şemsiye
 wallet: cüzdan (erkek)
 purse: cüzdan (kadın)
 buckle: kemer tokası

FOOTWEAR (AYAĞA GİYİLENLER)

 shoe: ayakkabı
slipper: terlik

 sock: çorap
 hose: çorap
 stocking: çorap (kadın)
 trainer: spor ayakkabı
 sneaker: spor ayakkabı
 tennis shoe: tenis ayakkabısı
boot: bot
 sandal: sandalet
 flip-flops: parmak arası terlik
 crampoon: krampon
 high heels: topuklu ayakkabı

KIYAFETLERLE İLGİLİ KELİMELER

 button: düğme
 zipper: fermuar
 hood: kapüşon
 pocket: cep
 sleeve: kol
 collar: yaka
 shoelace: bağcık
 sole: taban
 fasion: moda
 seasonal: sezonluk
 size: beden, ölçü, numara

PATTERN (DESEN)

 flowered: çiçekli
 patterned: desenli
 checked: kareli
 colored: renkli
 showy: gösterişli
 simple: sade
 spotted: benekli, puantiyeli
 striped: çizgili
 tartan: ekose
 stylish: şık

MATERIAL (MALZEME/KUMAŞ)

 cotton: pamuk
 silk: ipek
 wool: yün
 leather: deri
 rubber: kauçuk
 linen: keten
 velvet: kadife
 fur: kürk
 denim: kot kumaşı
 flannel: fanila

KIYAFETLERLE İLGİLİ FİİLLER

 wear: giymek
put on: giyinmek
 try on: üstünde denemek
 get dressed: giyinmek
 get undressed: soyunmak
 take off: çıkarmak
 change: üst değiştirmak

KULLANIM ÖRNEKLERİ

• He wore a white shirt.
› Beyaz bir gömlek giydi.

• He doesn’t like to wear a tie.
› Kravat takmayı sevmiyor.

 He didn’t wear sunglasses.
› Güneş gözlüğü takmadı.

• I have to get dressed now.
› Şimdi giyinmem gerekiyor.

• I want to take off my coat.
› Paltomu çıkarmak istiyorum.

• This dress fitted you perfectly.
› Bu elbise sana tam oturdu.

• Let me take your coat.
› Paltonuzu alayım.

• He had a short-sleeved shirt on.
› Üzerinde kısa kollu bir gömlek vardı.

• What’s your shoe size?
› Ayakkabı numaran kaç?

• Do you have this jacket in a bigger size?
› Bu ceketin daha büyük bir bedeni var mı?

• I need clean clothes.
› Temiz kıyafetlere ihtiyacım var.

• I’ll wash the dirty clothes.
› Kirli elbiseleri yıkayacağım.

• She changed for dinner.
› Akşam yemeği için üstünü değiştirdi.

• Can you zip up my dress?
› Elbisemin fermuarını çekebilir misin?

• My shirt button came off.
› Gömleğimin düğmesi çıktı.

• She undressed and got into bed.
› Soyundu ve yatağa girdi.

• He is dressed in a black suit.
› Siyah bir takım elbise giyinmiş.

• Try the jacket on before you buy it.
› Satın almadan önce ceketi dene.

• He wore a waistcoat over his shirt.
› Gömleğinin üstüne bir yelek giydi.

• Spotted shirts are fashionable this season.
› Benekli gömlekler bu sezon moda.

• They wore traditional Indian clothing.
› Geleneksel Hint kıyafetleri giydiler.

• The Scottish are known for their tartan clothes.
› İskoçlar ekose kıyafetleriyle bilinir.

NOTLAR

1) İngilizcede çift olan her şey çoğul kabul edilir. Bu yüzden iki parçadan oluşan kıyafetler çoğul olarak kabul edilir. Bu kelimeleri tekil yapmak için a pair of kalıbını kullanırız.

• I bought a pair of trousers.
› Bir tane pantolon aldım.
(bir çift pantolon aldım değil -Türkçede böyle bir kullanım yok.)

• I bought a pair of shoes.
› Bir tane ayakkabı aldım.
(bir çift ayakkabı aldım -Türkçede bu şekilde de kullanıldığı için iki şekilde çevirisi yapılabilir ama birinci çeviri daha doğrudur.)

2) Shoe, çift bir ayakkabının tekinden veya genel bir anlamdan bahsetmek için, shoes ise bir çift ayakkabıdan veya ayakkabılardan bahsetmek için kullanılır.

• I can’t find my shoes.
› Ayakkabımı bulamıyorum. (bir çift)
› Ayakkabılarımı bulamıyorum. (birden fazla çift)

• I can’t find my shoe.
› Ayakkabımı bulamıyorum. (ayakkabının tekini)

They run a shoe shop. (genel)
› Bir ayakkabı mağazası işletiyorlar.

3) Clothing ve clothes eş anlamlıdır. Türkçeye ‘kıyafet, elbise, kıyafetler, giyecek, giyim’ olarak çevirilir. Ancak clothing daha resmi bir kullanımdır. İkisinin de tekil kullanımı yoktur. Tekil yapmak için a piece/item/​article of clothing kullanılır.

∗ Nightie ‘nightdress ve nightgown’ ın resmi olmayan kullanımıdır.
∗ Hose stockings, socks ve tights kelimelerini kapsayan genel bir isimdir

İngilitere İngilizcesi: tights, trousers, nightdress, dungarees, trainer, pyjamas, pullover.
Amerikan İngilizcesi: pantyhose, pants, nightgown, overalls, bib overalls, sneaker, pajamas.

Editörün Seçtikleri