İngilizcede ‘Be Able To’ Kullanımı | Bilexis Blog
İngilizcede ‘Be Able To’ Kullanımı
İngilizcede ‘Be Able To’ Kullanımı

İngilizcede 'be able to' kullanımı, konu anlatımı ve örnek cümleler.

Be able to, Türkçeye '-ebilmek, -abilmek' olarak çevirilir. Genel olarak bir yeterlikten, beceriden veya kapasiteden bahsederken kullanılır. 'Can/could' ile eş anlamlı olmakla birlikte, 'be able to' diğer zaman kipleriyle ve diğer modal verbs ile birlikte kullanılabilir.

Yapı
  Olumlu (özne + be able to + V1)
  • He is able to speak English.
  › İngilizce konuşabilir.
  Olumsuz (özne + be + not + able to + V1)
  • He is not able to speak English.
  › İngilizce konuşamaz.
  Soru (be + özne + able to + V1)
  • Is he able to speak English?
  › İngilizce konuşabilir mi?

Kullanım Yerleri

Beceri/Yetenek
Doğuştan gelen bir beceriyi ya da sonradan edinilmiş bir yeteneği belirtmek için kullanılır.

• She is able to swim very well.
› Çok iyi yüzebiliyor.

• He is able to speak French and German.
› Fransızca ve Almanca konuşabilir.

• Dolphins are able to swim very fast.
› Yunuslar çok hızlı yüzebilirler.

Kabiliyet/Kapasite
Bir şeyin bir şeyi yapma kapasitesine veya kabiliyetine sahip olduğunu belirtmek için kullanılır.

• The car is able to connect to the internet.
› Araba internete bağlanabiliyor.

• The computer is able to process large amounts of data quickly.
› Bilgisayar, büyük miktarda veriyi hızlı bir şekilde işleyebilir.

İmkan/Fırsat
Bir kişinin bir şeyi yapmak için zamanı, parası veya fırsatı olduğunu belirtmek için kullanılır.

• Will you be able to come to the party?
› Partiye gelebilecek misin?

• We are not able to afford a new car at the moment.
› Şu anda yeni bir araba alacak durumda değiliz.

Başarı
Bir kişinin zor veya tehlikeli görünen bir şeyi yapmayı başardığını belirtmek için kullanılır. Bu kullanımı 'manage' ile eş anlamlıdır.

• She was able to escape the burning building.
Yanan binadan kaçabildi.
Yanan binadan kaçmayı başardı.

• He was able to fix the car's engine within minutes.
› Arabanın motorunu dakikalar içinde tamir edebildi.
› Arabanın motorunu dakikalar içinde tamir etmeyi başardı.

İzin/Hak
Bir kişinin bir şeyi yapmak için izni veya hakkı olduğunu belirtmek için kullanılır.

• Members are able to enter the museum for free.
› Üyeler müzeye ücretsiz girebilir.

• Children under the age of 18 are not be able to drive a car.
› 18 yaşından küçük çocuklar araba kullanamazlar.

'Be able to' ile Örnek Cümleler

• He is able to speak fluently in four languages.
Dört dilde akıcı bir şekilde konuşabilmektedir.

• I am not able to speak Spanish fluently.
› Akıcı bir şekilde İspanyolca konuşamıyorum.

• She was able to pass the exam.
› Sınavı geçebildi.
› Sınavı geçmeyi başardı.

• He wasn't able to finish the race because of an injury.
› Sakatlık nedeniyle yarışı bitiremedi.

• I will be able to finish the report by tomorrow.
› Raporu yarına kadar bitirebileceğim.

• We won't be able to finish the work by Friday.
› Cuma gününe kadar işi bitiremeyeceğiz.

• He might be able to help you.
› Sana yardım edebilir.
› Belki sana yardım edebilir.

• He might not be able to achieve his goal.
› Hedefine ulaşamayabilir.

• We should be able to manage time.
› Zamanı yönetebilmeliyiz.
› Zamanı yönetiyor olmamız gerekir.

• He should not be able to make rapid decisions.
› Hızlı kararlar verememelidir.
› Hızlı kararlar veriyor olmaması gerekir.

• We have been able to find a solution to the problem.
› Soruna bir çözüm bulamadık.
› Soruna bir çözüm bulmayı başardık.

• I have not been able to save enough money to buy a car.
› Araba alacak kadar para biriktiremedim.

• Visitors are not able to enter this area.
› Ziyaretçiler bu alana giremezler.

• You are not able to bring food into the theater.
› Tiyatroya yiyecek getiremezsiniz.

• Humans are not able to see in the dark.
› İnsanlar karanlıkta göremezler.

• The child isn't able to walk yet.
Çocuk henüz yürüyemiyor.

• The young bird is not able to fly yet.
› Yavru kuş henüz uçamıyor.

• The car is able to reach high speeds within 5 seconds.
› Araba 5 saniyede yüksek hızlara çıkabiliyor.

• He was able to solve the math problem with ease.
› Matematik problemini kolaylıkla çözebildi.

• I wasn't able to sleep last night because of the noise.
› Dün gece gürültüden uyuyamadım.

Editörün Seçtikleri