İngilizcede zamanlar. İngilizce zamanlar tablosu. İngilizce zaman yapıları, kullanımları ve örnekleri.
İngilizce dilinde zamanların kullanımı, etkili ve doğru iletişim için temel bir unsurdur. Farklı zaman yapıları, konuşma ve yazma sırasında olayların ne zaman gerçekleştiğini, sürekliliğini ve ilişkilerini açıkça ifade etmemizi sağlar. Bu sayfada, İngilizce zamanların her birini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
Öğreneceğimiz konular arasında geniş zaman (Present Simple), şimdiki zaman (Present Continuous), geçmiş zaman (Past Simple), geçmişte devam eden zaman (Past Continuous), gelecek zaman (Future Simple) ve diğer birçok zaman yapısı yer alacak. Her bir zaman için kuralları, kullanım alanlarını ve örnek cümleleri bulabileceksiniz. Ayrıca, zamanların olumsuz ve soru cümlelerinde nasıl kullanıldığını da göreceksiniz. Ancak zamanların ayrıntılı olarak kullanım yerlerine değinilmemiştir. Ayrıntılı konu anlatımlarına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
Tenses (Zamanlar) - Konu Anlatımı
Zamanlar | Örnekler |
Present Continuous | I am playing tennis now. Şu an tenis oynuyorum. |
Simple Present | I play tennis every day. Her gün tenis oynarım. |
Simple Past | I played tennis yesterday. Dün tenis oynadım. |
Past Continuous | I was playing tennis. Tenis oynuyordum. |
Present Perfect | I have played tennis for years. Yıllardır tenis oynamaktayım. |
Present Perfect Continuous | I have been playing tennis for hours. Saatlerdir tenis oynuyorum. |
Past Perfect | I had played tennis. Tenis oynamıştım. |
Past Perfect Continuous | I had been playing tennis. Tenis oynuyordum. |
Simple Future | I will play tennis. Tenis oynayacağım. |
Goning to | I am going to play tennis tomorrow. Yarın tenis oynayacağım. |
Future Continuous | I will be playing tennis. Tenis oynuyor olacağım. |
Future Perfect | I will have played tennis. Tenis oynamış olacağım. |
Future Perfect Continuous | I will have been playing tennis for a year. Bir yıldır yenis oynuyor olacağım. |
The Present Continuous Tense (şimdiki zamna), olmaya başlamış ve henüz tamamlanmamış eylemlerden bahsederken kullanılır. Kullanım yerleri 'şimdiki zaman' a çok benzerdir. Konuşma anında veya konuşma anı civarında gerçekleşmeye devam eden olayları ifade eder. Türkçeye '-iyor' eki ile çevirilebilir.
Olumlu | I + am + Ving |
He/She/It + is + Ving | |
You/We/They + are + Ving | |
Olumsuz | I + am + not + Ving |
He/She/It + is + not + Ving | |
You/We/They + are + not + Ving | |
Soru | Am + I + Ving |
Is + He/She/It + Ving | |
Are + You/We/They + Ving |
・He is sleeping now.
› O, şu an uyuyor.
・I'm not working today.
› Bugün çalışmıyorum.
・Are you still waiting for me?
› Hala beni mi bekliyorsun?
The Simple Present Tense (geniş zaman), genellikle tekrar tekrar yapılan eylemlerden veya genel doğrulardan bahsedilirken kullanılan zaman kipidir. Kullanım yerleri Türkçedeki Geniş Zaman'a çok benzerdir. Türkçeye '-er/ar' ekleri ile tercüme edilebilir.
Olumlu | I/You/We/They + V1 |
He/She/It + V1 + -s takısı | |
Olumsuz | I/You/We/They + do + not + V1 |
He/She/It + does + not + V1 | |
Soru | Do + I/You/We/They + V1 |
Does + He/She/It + V1 |
・I always get up early.
› Her zaman erken kalkarım.
・He likes playing chess.
› Satranç oynamayı sever.
・John doesn't drink tea every day.
› John her gün çay içmez.
・Do you play football twice a week.
› Haftada iki kez futbol oynar mısın?
The Simple Past Tense (geçmiş zaman), geçmişte olmuş ve bitmiş olaylardan ya da eylemlerden bahsederken kullanılır. Kullanım yerleri 'geçmiş zaman' a benzer. Genellikle Türkçeye '-di/dı' ekleri ile çevirilir.
Olumlu | I/You/He/She/It/We/They + V2 + nesne |
Olumsuz | I/You/He/She/It/We/They + did + not + V1 + nesne |
Soru | Did + I/You/He/She/It/We/They + V1 + nesne |
・I saw her yesterday.
› Onu dün gördüm.
・He didn't come to the party.
› Partiye gelmedi.
・Did you visit the museum last week.
› Geçen hafta müzeyi ziyaret ettin mi?
The Past Continuous Tense, 'şimdiki zamanın hikayesi' veya 'geçmiş zamanda süreklilik' olarak Türkçeye tercüme edilebilir. Genellikle geçmişte belli bir zaman diliminde gerçekleşen olaylardan bahsederken kullanılır. Geçmişteki olayın ne zaman başladığı ve bittiği değil, bahsedilen zaman diliminde gerçekleşmeye devam ettiği söz konusudur. Genellikle Türkçeye '-yordu' eki ile çevirilir.
Olumlu | I/He/She/It + was + Ving |
You/We/They + were + Ving |
|
Olumsuz | I/He/She/It + was + not + Ving |
You/We/They + were + not + Ving | |
Soru | Was + I/He/She/It + Ving |
Were + You/We/They + Ving |
・It was raining yesterday morning.
› Dün sabah yağmur yağıyordu.
・In 2015 they were not living in Germany.
› 2015'te Almanya'da yaşamıyorlardı.
・Were they talking on the phone all night?
› Bütün gece telefonda konuşuyorlar mıydı?.
Present Perfect Tense'in tam Türkçe karşılığı yoktur. Genel kural olarak geçmişte başlayıp konuşma anıyla bağlantısı olan durumlar için kullanılır. Genellikle Türkçeye '-mekte/makta, -iyor/ıyor, -di/dı' ekleri ile çevirilir.
Olumlu | I/You/We/They + have + V3 |
He/She/It + has + V3 | |
Olumsuz | I/You/We/They + have + not + V3 |
He/She/It + has + not + V3 | |
Soru | Have + I/You/We/They + V3 |
Has + He/She/It + V3 |
・I have lived in China for five years.
› Beş yıldır Çin'de yaşıyorum.
・It has not rained here for weeks.
› Buraya haftalardır yağmur yağmadı.
・Have you ever been to France?
› Hiç Fransa'da bulundunuz mu?
The Present Perfect Continuous Tense bir şeyin geçmişte başlamış ve konuşma anına kadar devam ettiğini belirtmek için kullanılır.
Olumlu | I/You/We/They + have + been + Ving |
He/She/It + has + been + Ving | |
Olumsuz | I/You/We/They + have + not + been + Ving |
He/She/It + has + not + been + Ving | |
Soru | Have + I/You/We/They + been + Ving |
Has + He/She/It + been + Ving |
・I have been waiting for two hours.
› İki saattir bekliyorum.
・He hasn't been working since morning.
› Sabahtan beri çalışmıyor.
・How long has it been raining?
› Ne zamandan beri yağmur yağıyor?
Tam Türkçe karşılığı olmayan past perfect tense, genel kural olarak geçmişte olmuş bir olayın geçmişteki başka bir olaydan veya zaman diliminden daha önce olduğunu belirtmek için kullanılır.
Olumlu | I/You/We/They/He/She/It + had + V3 |
Olumsuz | I/You/We/They/He/She/It + had + not + V3 |
Soru | Had + I/You/We/They/He/She/It + V3 |
・He had moved to Germany before 2010.
› 2010'dan önce Almanya'ya taşınmıştı.
・They had not seen that movie before last night.
› Dün geceden önce o filmi görmemişlerdi.
・Had you eaten breakfast when I called you?
› Seni aradığımda kahvaltı yapmış mıydın?
Past Perfect Continuous tense geçmişten bahsederken kullandığımız bir diğer İngilizce zaman kipidir. Genel kural olarak geçmişte başlamış ve geçmişte olmuş başka bir olaydan önce bitmiş bir eylem için kullanılır.
Olumlu | I/You/He/She/It/We/They + had + been + Ving |
Olumsuz | I/You/He/She/It/We/They + had + not + been + Ving |
Soru | Had + I/You/He/She/It/We/They + been + Ving |
・I was tired because I had been standing for a long time.
› Uzun süredir ayakta durduğum için yorulmuştum.
・I had not been waiting since 8 o'clock when he arrived.
› O geldiğinde saat 8'den beri beklemiyordum.
・Had he been living in Germany for a long time?
› Uzun süredir Almanya'da mı yaşıyordu?
Simple Future Tense (gelecek zaman) genellikle gelecekte olacağını düşündüğümüz bir olayı ya da gelecekle ilgili bir doğruyu belirtirken kullanırız.
Olumlu | I/You/He/She/It/We/They + will + V1 |
Olumsuz | I/You/He/She/It/We/They + will + not + V1 |
Soru | Will + I/You/He/She/It/We/They + V1 |
・He'll be a father soon.
› Yakında baba olacak.
・I will be probably late tonight.
› Bu akşam muhtemelen geç kalacağım.
Be going to, genellikle gelecekle ilgili bir karardan, niyetten ya da plandan bahsederken kullanılır.
Olumlu | I + am + going to + V1 |
He/She/It + is + going to + V1 | |
You/We/They + are + going to + V1 | |
Olumsuz | I + am + not + going to + V1 |
He/She/It + is + not + going to + V1 | |
You/We/They + are + not + going to + V1 | |
Soru | Am + going to + I + V1 |
Is + going to + He/She/It + V1 | |
Are + going to + You/We/They + V1 |
・I'm going to buy a new car.
› Yeni bir araba alacağım.
・What are you going to do this weekend?
› Bu hafta sonu ne yapacaksın?
Future continuous tense gelecekteki bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşmeye devam edeceğini düşündüğümüz olaylardan bahsederken kullanılır. 'Will' ve 'going to' ya göre daha seyrek kullanılır. Gelecekteki olayın bir süre devam edeceğini vurgulamak için tercih edilir. Türkçeye '-iyor olacak, -cek/cak' olarak tercüme edilebilir.
Olumlu | I/You/He/She/It/We/They + will + be + Ving |
Olumsuz | I/You/He/She/It/We/They + will + not + be + Ving |
Soru | Will + I/You/He/She/It/We/They + be + Ving |
・We will be having dinner when you arrive.
› Geldiğinde akşam yemeği yiyeceğiz.
・Will you be attending the meeting tomorrow?
› Yarın toplantıya katılacak mısınız?
Olumlu | I/You/He/She/It/We/They + will + have + V3 |
Olumsuz | I/You/He/She/It/We/They + will + not + have + V3 |
Soru | Will + I/You/He/She/It/We/They + have + V3 |
・By next week, I will not have finished the report.
› Gelecek haftaya kadar raporu bitirmiş olmayacağım.
Future perfect continuous tense, gelecekte süregelen zaman olarak ifade edilebilir ve '-mekte/makta olacağım' şeklinde Türkçeye çevirilir.
Olumlu | I/You/He/She/It/We/They + will + have + been + Ving |
Olumsuz | I/You/He/She/It/We/They + will + not + have + been + Ving |
Soru | Will + I/You/He/She/It/We/They + have + been + Ving |
・By next year, she will have been studying French for five years.
› Gelecek yıl beş yıldır Fransızca çalışıyor olacak.
・We will have been expecting for nine months when the baby is born.
› Bebek doğduğunda dokuz aydır bekliyor olacağız.