Türkçeye ‘yükselmek, artmak, fırlamak, çıkmak’ olarak çevrilen bu kelimeler çoğunlukla birbirlerinin yerine kullanılabilirler. Aşağıda temel kullanımları ve tanımları verilmiştir, daha fazlası için İngilizce sözlüğümüze göz atabilirsiniz.
• Prices are still going up.
› Fiyatlar hala artıyor.
• The price of oil is going up.
› Benzin fiyatı artıyor.
• The population has increased by 10 percent.
› Nüfus yüzde 10 arttı.
• The cost of living has increased significantly.
› Yaşam pahalılığı önemli ölçüde arttı.
• Prices are expected to rise.
› Fiyatların artması bekleniyor.
• Inflation has risen by 3 per cent.
› Enflasyon yüzde 3 arttı.
• Our sales grew by 5 per cent last year.
› Satışlarımız geçen yıl yüzde 5 arttı.
• The economy is continuing to grow.
› Ekonomi büyümeye devam ediyor.
• Unemployment has soared to 25 per cent.
› İşsizlik yüzde 25’e yükseldi.
• The war caused prices to soar.
› Savaş fiyatların fırlamasına neden oldu.
• The cost of healthcare has escalated recently.
› Son zamanlarda sağlık maliyetleri arttı.
• The risk of a war has been steadily escalating.
› Savaş riski giderek artıyor.