Get kelimesi her ne kadar 'almak, elde etmek vb.' manalarına gelse de bazı edatlarla kullanıldığında özel bir anlam kazanır. Aşağıda get kelimesi ile en çok kullanılan phrasal verbs (deyimsel fiiller) sıralanmıştır. Daha fazlası için Sözlüğümüze göz atabilirsiniz.
geçinmek, anlaşmak
• I don't really get along with him.
› Onunla pek geçinemiyorum.
ifade etmek, aktarmak
• He's good at getting his ideas across.
› Fikirlerini aktarmakta iyidir.
ilerlemek
• I want to get ahead in my career.
› Kariyerimde ilerlemek istiyorum.
1. uzaklaşmak, uzağa/tatile gitmek
• I will get away for a few days.
› Birkaç günlüğüne tatile gideceğim.
2. kaçmak, sıvışmak
• The robber got away from the police.
› Hırsız polisten kaçtı.
1. canını sıkmak, moralini bozmak
• Rude people get me down.
› Kaba insanlar moralimi bozuyor.
2. not etmek, yazmak
• Did you get the number down?
› Numarayı not ettin mi?
1. devam etmek
• We must get on with the job.
› İşe devam etmeliyiz.
2. binmek
• He has just got on the bus.
› Daha demin otobüse bindi.
ortaya/açığa çıkmak, duyulmak
• He didn't want his secret getting out.
› Sırrının duyulmasını istemiyordu.
kurtulmak
• I can't get out of this habit.
› Bu alışkanlıktan kurtulamıyorum.
üstesinden gelmek, aşmak
• We will get over this difficulty.
› Bu zorluğun üstesinden geleceğiz.
1. (yataktan) kalmak, kaldırmak
• I always get up early.
› Her zaman erken kalkarım.
• Can you get me up at 7?
› Beni 7'de kaldırabilir misin?
2. (ayağa) kalkmak
• He got up and hug me.
› Kalktı ve bana sarıldı.