İngilizcede 'yapmak' ne demek? 'Do, make, perform, carry out, conduct, commit' kelimelerinin arasındaki farklar.
Do, make, perform, carry out, conduct, commit kelimelirinin anlamları birbirlerine benzerdir. Türkçeye genellikle 'yapmak, etmek, yerine getirmek' olarak tercüme edilirler. Ancak aralarında bazı farklılıklar vardır.
Bir şeyi yapmak anlamına gelir. Çok yönlü bir fiildir. Genellikle eylem gerektiren işleri belirtmek için kullanılır.
・Could you do me a favor for me?
› Benim için bir iyilik yapar mısın?
・He is doing research on climate change.
› İklim değişikliği üzerine araştırmalar yapıyor.
・I need to do my homework before dinner.
› Akşam yemeğinden önce ödevimi yapmam gerekiyor.
・Mia was doing the cooking while Tom was doing the cleaning.
› Tom temizliği yaparken Mia da yemek yapıyordu.
Bir şeyi yapmak anlamına gelir. Çok yönlü bir fiildir. Genellikle üretmek, oluşturmak, hazırlamak, inşa etmek ve neden olmak anlamlarında kullanılır.
・Let's make a plan for the trip.
› Gezi için bir plan yapalım.
・He made a few mistakes in the report.
› Raporda birkaç hata yaptı.
・She needs to make a decision about her future career.
› Gelecekteki kariyeri hakkında bir karar vermesi gerekiyor.
Bir işi ya da eylemi yerine getirmek anlamına gelir. Genellikle yapılması beceri gerektiren işler için kulanılır.
・The surgeon will perform the operation tomorrow.
› Cerrah ameliyatı yarın gerçekleştirecek.
・She performs administrative tasks in the office.
› Ofiste idari işleri yapar/yerine getirir.
Bir işi yapıp tamamlamak anlamına gelir. Genellikle planlanmış bir işi yerine getirmek için kullanılır.
・He carried out his duties diligently.
› Görevlerini titizlikle yerine getirdi.
・They will carry out an experiment in the laboratory.
› Laboratuvarda bir deney yapacaklar.
Belirli bir eylemi yapmak, organize etmek ya da yönetmek anlamına gelir. Resmi dilde kullanılır.
・The scientist will conduct experiments to test the hypothesis.
› Bilim adamı hipotezi test etmek için deneyler yapacak.
・He was assigned to conduct an investigation into the accident.
› Kazayla ilgili soruşturma yapmakla görevlendirildi.
Yanlış ya da yasa dışı bir şey yapmak anlamına gelir.
・He was found guilty of committing the robbery.
› Soygunu yapmaktan suçlu bulundu.
・He confessed to committing the crime under pressure.
› Baskı altında suçu işlediğini itiraf etti.
Kelime | Çeviri |
Eşdizim |
do | yapmak, etmek | homework, washing, dishes, shopping, research, business, experiment, course, task, favour |
make | yapmak, etmek, yaptırmak, sağlamak, üretmek, hazırlamak, neden olmak | mistake, decision, comment, speech, plan, choice, effort, exception, difference |
perform | yapmak, yerine getirmek, uygulamak, icra etmek | task, duty, operation, analysis, experiment, surgery, ceremony |
carry out | gerçekleştirmek, yerine getirmek, uygulamak, yapmak, tatbik etmek | task, duty, survey, research, test, operation, threat, promise, order |
conduct | yönetmek, yürütmek, yapmak | survey, study, experiment, investigation, test, campaign, interview, operation, negotiation |
commit | işlemek, etmek, yapmak | crime, sin, offence, robbery, murder |