Göze hoş gelen bir kişiyi tasvir etmek için kullandığımız bu kelimeler -beautiful, pretty, lovely, handsome, attractive, good-looking, gorgeous, stunning- birbirine yakın anlamlı olmakla birlikte, ifade ettikleri anlamlar oldukça faklıdır.
• Maria is a beautiful girl.
› Maria güzel bir kızdır.
• What a beautiful day!
› Ne güzel bir gün!
• They have a very pretty child.
› Çok şirin bir çocukları var.
• She looked so pretty in that dress.
› O elbisenin içinde çok güzel görünüyordu.
• She has a lovely voice.
› Hoş bir sesi var.
• He greeted us with a warm and lovely smile.
› Bizi sıcak ve sevimli bir gülümsemeyle karşıladı.
• a handsome face
› hoş/yakışıklı bir yüz
• He was a tall and handsome man.
› Uzun ve yakışıklı bir adamdı.
• an attractive woman
› çekici bir kadın
• I find him very attractive.
› Onu çok çekici buluyorum.
• He was quite good-looking.
› Oldukça yakışıklı bir adamdı.
• She was a good-looking and attractive woman.
› Güzel ve çekici bir kadındı.
• a gorgeous girl/man
› harika bir kız/erkek
• He has a gorgeous girlfriend.
› Muhteşem bir kız arkadaşı var.
• You look stunning as always.
› Her zamanki gibi büyüleyici görünüyorsun.