Almak Kelimesinin İngilizce Karşılıkları | Bilexis Blog
Almak Kelimesinin İngilizce Karşılıkları
Almak Kelimesinin İngilizce Karşılıkları

İngilizcede 'satın almak,teslim almak, ödünç almak, kilo almak, nefes almak, duş almak, karar almak, esir almak, intikam almak, askıya almak, darbe almak, destek almak, tavır almak, tedbir alma, rüşvet almak' ne demek? Almak kelimesinin İngilizce karşılıkları.

Almak, çok yönlü bir kelime olmasından dolayı farklı anlamlara ve kullanımlara sahiptir. İngilizceye 'take, get, buy, recive vb.' gibi birçok şekilde çevirilebilir. Bu yüzden çok anlamlı kelimeleri kalıplar halinde öğrenmek daha akılda kalıcı olacaktır. Almak kelimesi ile en çok kullanılan kalıp ifadeler ve örnek cümleler verilmiştir.

Kullanımlar

satın almak: buy, get, purchase
When did you get your car?
 › Arabanı ne zaman aldın?

teslim almak: receive, take, get
I got a letter from my friend.
 › Arkadaşımdan bir mektup aldım.

ödünç almak: borrow, take
Can I borrow your car?
 › Arabanı (ödünç) alabilir miyim?

kilo almak: gain weightput on weight
He has gained some weight recently.
 › Son zamanlarda biraz kilo aldı.

nefes almak: take a breath, draw a breath, breathe
Take a deep breath and relax.
 › Derin bir nefes al ve rahatla.

duş almak: take a shower, have a shower
I'll take a quick shower.
 › Hızlı bir duş alacağım.

karar almak: take a decision, make a decision
I need to take a difficult decision.
 › Zor bir karar almam gerek.

esir almak: take captive, capture
He was taken captive in the battle.
 › Savaşta esir alındı.

intikam almak: take revenge, avenge
He took his revenge on his enemies.
 › Düşmanlarından intikamını aldı.

saati geri almak: set back, put back
Have you set your watch back?
 › Saatini geri aldın mı?

bilgi almak: get information, obtain information
How can we get more information on the matter?
 › Konu hakkında daha fazla bilgiyi nasıl alabiliriz?

zevk/haz almak: enjoy, take pleasure, delight in
You should enjoy your life.
 › Hayattan zevk almalısın.

zaman almak: take time, absorb time
It'll take time to get there.
 › Oraya varmak zaman alacak.

izin almak: get permisson, receive permission
Did you get official permission for the event?
 › Etkinlik için resmi izin aldınız mı?

işe almak: employ, take on, hire, recruit
He employed me as a trainee.
 › Beni stajyer olarak işe aldı.

dikkate almak: consider, pay attention, keep in mind, take into account
Why don't you consider her feelings?
 › Onun hislerini neden dikkate almıyorsun?

sözü geri almak: take back, unsay, withdraw, retract
She didn't take back her remarks.
 › Sözlerini geri almadı.

hedef/nişan almak: aim at, take aim at
Aim at the red point.
 › Kırmızı noktaya nişan al.

hafife almak: underestimate, run down
Don't underestimate your enemy.
 › Düşmanını hafife alma.

zorla almak: seize, capture, take
The rebels seized the town.
 › İsyancılar kasabayı aldılar (= ele geçirdiler).

ele almak: deal with, tackle, handle, address
We must deal with the problem immediately.
 › Sorunu hemen ele almalıyız.

rüşvet almak: accept a bribe, take a bribe
He was accused of taking bribes.
 › Rüşvet almakla suçlandı.

gözaltına almak: detain, take into custody, put under arrest
The suspect was taken into custody.
 › Şüpheli gözaltına alındı.

tedbir/önlem almak: take a measure, take a precaution
We must take tougher measures to combat crime.
 › Suçla mücadele için daha sert önlemler almalıyız.

tavır almak: take a position, take an attitude, adopt an attitude
She took an attitude stand against her friends because of this issue.
 › Bu konudan dolayı arkadaşlarına karşı tavır aldı.

destek almak: get support, take support, receive support
I get support from my family for university.
 › Üniversite için ailemden destek alıyorum.

darbe almak: suffer a blow
He suffered a blow to his head in the accident.
 › Kazada kafasına bir darbe aldı.

askıya almak: suspend
This issue was suspended at the meeting.
 › Toplantıda bu konu askıya alındı.

Editörün Seçtikleri