Give kelimesi her ne kadar vermek anlamına gelse de bazı edatlarla kullanıldığında özel bir anlam kazanır. Aşağıda give kelimesi ile en çok kullanılan phrasal verbs (deyimsel fiiller) sıralanmıştır. Daha fazlası için Sözlüğümüze göz atabilirsiniz.
give kelimesinin tüm anlmaları için «tıklayınız»
give away
1. bağışlamak, hibe etmek
• He gave away his books.
› Kitaplarını bağışladı.
2. ele vermek aşikar etmek
• He gave his lie away.
› Yalanını aşikar etti.
give back
1. geri vermek, iade etmek
• Give it back!
› Onu geri ver!
2. yerine getirmek, eski haline çevirmek
• This success gave her back her confidence.
› Bu başarı onun güvenini yerine getirdi.
give in
1. teslim olmak, boyun eğmek
• The terrorists were forced to give in.
› Teröristler teslim olmak zorunda kaldı.
give up
1. pes etmek, vazgeçmek
• Never give up!
› Asla pes etme!
2. bırakmak, ayrılmak
• He decided to give up his job.
› İşini bırakmaya karar verdi.
give up on
1. vazgeçmek, umudunu kesmek
• I will never give up on you.
› Senden asla vazgeçmeyeceğim.
give out
1. bozulmak
• The engine gave out.
› Motor bozuldu.
2. bitmek, tükenmek
• Our food is about to give out.
› Yiteceğimiz bitmek üzere.
3. yaymak, saçmak, vermek
• The fire isn’t giving out much heat.
› Ateş fazla ısı vermiyor.
4. dağıtmak
• Paul gave out copies of the report.
› Paul raporun kopyalarını dağıttı.
give over
1. durmak, vazgeçmek, kesmek
• Give over complaining!
› Şikayet etmeyi bırak!
give off
1. yaymak, saçmak, vermek
• The flowers gave off a pleasant smell.
› Çiçekler hoş bir koku yaydı.