'Will' ve 'Be Going To'

İngilizcede 'will' ve 'going to' kullanımı, konu anlatımı.

'Will' ve 'Going to' kalıplarının ikisi de gelecek zamanı ifade eder. Çoğunlukla birbirlerinin yerlerine kullanılabilseler de ifade ettikleri anlamları farklıdır.

Kullanım

Will

1. Konuşma anında yapma kararı alınan bir işi belirtmek için kullanılır.

・Someone is at the door. I’ll go and open it.
 › Kapıda birisi var. Gidip açayım.

・I'm very thirsty. I will drink water. 
 › Çok susadım, su içeceğim.

・It's too hot today. I think I will go for a swim.
 › Bugün hava çok sıcak. Sanırım yüzmeye gideceğim.

 
2. Gelecekle ilgili bir tahmini belirtmek için, genellikle 'think, guess, expect, believe, wonder' fiilleriyle veya 'sure, probably, perhaps' zarfları ile birlikte kullanılır.

・I will probably be late tonight.
 › Bu akşam muhtemelen geç kalacağım.

・I think he’ll pass the exam.
 › Bence sınavı geçecek.

・I wonder what will happen.
 › Ne olacağını merak ediyorum.

 
3.
Gelecekle ilgili bir gerçeği belirtmek için kullanıırız.

・Winter will come again.
 › Kış tekrar gelecek.

・He’ll be a father soon.
 › Yakında baba olacak.

・He will turn 18 next week.
 ›
Gelecek hafta 18 yaşına girecek.

 
4. Bir t
eklifte veya ricada bulunurken kullanılır.

・Will you join us for lunch? 
 › Öğle yemeğinde bize katılır mısın?

・Will you have another slice of cake?
 › Bir dilim pasta daha alır mısın?

・That box looks heavy. I'll help you carry it.
 › O kutu ağır görünüyor. Taşımana yardım edeyim.


5. Gelecekle ilgili bir sözü veya kararlılığı belirtirken kullanılır.

・I will never give up.
 › Asla pes etmeyeceğim.

・I promise, I’ll help you. 
 › Söz veriyorum, sana yardım edeceğim.

・I will finish this project by tomorrow.
 › Bu projeyi yarına kadar bitireceğim.

Be Going to

1. Bir kanıta veya belirtiye dayanarak, gelecekte olacağını düşündüğümüz bir tahmini belirtmek kullanırız.

・The weather is cloudy. It’s going to rain.
 › Hava bulutlu. Yağmur yağacak.

・Look out! You’re going to fall down.
 › Dikkat et! Düşeceksin.

・He's going to win the race; he's been training hard for months.
 › Yarışı kazanacaktır; aylardır sıkı bir şekilde antrenman yapıyor.

 
2. Gelecekle ilgili bir kararı, planı veya niyeti belirtmek için kullanılır.

・I’m going to buy a new car.
 › Yeni bir araba alacağım.

・What are you going to do this weekend?
 › Bu hafta sonu ne yapacaksın?

・I'm going to study medicine after I finish high school.
 › Liseyi bitirdikten sonra tıp okuyacağım.

Karşılaştırma

Tahmin

Gelecekle ilgili bir tahminden bahsederken veya gelecekte olacağını düşündüğümüz bir olayı haber ederken hem 'will' hem 'going to' kullanılabilir. Genellikle, konuşma dilinde 'going to', yazı dilinde 'will' tercih edilir.

・I think it will rain soon.
・I think it's going to rain soon.
 › Sanırım yakında yağmur yağacak.

・She will be a famous writer one day.
・She's going to be a famous writer one day.
 › Bir gün ünlü bir yazar olacak.

・House prices will increase next year. 
・House prices are going to increase next year. 
 › Gelecek yıl ev fiyatları artacak.


Gelecekle ilgili tahmin bir kanıta veya belirtiye dayalı ise 'going to', kişinin kendi deneyimlerine veya fikirlerine dayalı ise 'will' tercih edilir.

・Mia has been studying all night. She's going to ace the exam.
 › Mia bütün gece ders çalıştı. Sınavda başarılı olacaktır.

・Mia is a hard-working student. I'm sure she will ace the exam.
 › Mia çalışkan bir öğrencidir. Sınavda başarılı olacağına eminim.

・The traffic is terrible. We're going to be late for the meeting.
 › Trafik berbat. Toplantıya geç kalacağız.

・He will probably be late for the meeting, as usual.
 › Muhtemelen her zamanki gibi toplantıya geç kalacak.

Karar

Konuşma anında alınan bir karar için 'will', konuşma anı öncesindeki bir kararı belirtmek için 'going to' kullanılır.

・I've decided. I'm going to buy a new phone.
 › Karar verdim. Yeni bir telefon alacağım.

・I can't find my keys. I will check the living room.
 › Anahtarlarımı bulamıyorum. Oturma odasına bakacağım.

・‘Tom got sick.’ ‘I didn’t know. I’ll go and visit him.’
 › ‘Tom hastalandı.’ ‘Bilmiyordum. Onu gidip ziyaret edeceğim.’

・‘Tom got sick.’ ‘I know. I'm going to visit him tomorrow.’
 › ‘Tom hastalandı.’ ‘Biliyorum. Onu yarın ziyaret edeceğim.’