Present Perfect Tense

İngilizcede present perfect tense kullanımı ve konu anlatımı.

Present Perfect Tense'in tam Türkçe karşılığı yoktur. Genel kural olarak geçmişte başlayıp konuşma anıyla bağlantısı olan durumlar için kullanılır. Genellikle Türkçeye '-mekte/makta, -iyor/ıyor, -di/dı' ekleri ile çevirilir.

Olumlu I/You/We/They + have + V3
  He/She/It + has + V3
Olumsuz I/You/We/They + have + not + V3
  He/She/It + has + not + V3
Soru Have + I/You/We/They + V3
  Has + He/She/It + V3
  Örnek Kısa Hali
+
I have gone.   I've gone
  He has gone   He's gone.

I have not gone.   I haven't gone.
  He has not gone.    He hasn't gone.
+?
Have you gone?    ––
  Has he gone?    ––

-?
Have you not gone? Haven't you gone?
  Has he not gone?   Hasn't he gone?
  Time Expressions
  since, for, ever, never, already, yet, just, recently, lately, before, so far, until now, up to now, today, this morning/afternoon/evening, this week/month/year, in recent times, in recent years, in the past decade, over the past two years, in the last few years, over the last six months

Kullanım

Şimdiye Kadar

Geçmişte başlamış ve konuşma anında hala devam eden bir eylemi veya olayı belirtmek için, genellikle 'for, since, until now, so far' zarfları ile birlikte kullanılır.

・I have lived in China for five years.
 › Beş yıldır Çin'de yaşıyorum.

・It has not rained here for weeks.
 › Buraya haftalardır yağmur yağmadı.

・I have lived here all my life.
 › Hayatım boyunca burada yaşadım.

・How long have you worked here?
 › Ne kadar süredir burada çalışıyorsunuz?

・We haven't had any problems so far.
 › Şu ana kadar herhangi bir sorun yaşamadık.

・He has been in hospital since Friday.
 › Cuma gününden beri hastanede.

・They have known each other since childhood.
 › Birbirlerini çocukluktan beri tanıyorlar.


Geçmişte olmuş ve etkisi hala devam eden bir eylemi veya olayı belirtmek için kullanılır.

・I’ve lost my keys.
 › Anahtarlarımı kaybettim.  (Anahtarlarım hala kayıp.)

・I have forgotten his name.
 › Onun ismini unuttum.  (İsmini hala hatırlamıyorum.)

・She has gone shopping.
 › Alışverişe çıktı.  (Hala alışverişte.)

・I can't play football because I have broken my leg.
 › Bacağımı kırdığım için futbol oynayamıyorum.

・He has missed the bus, so he'll be late for the meeting.
 › Otobüsü kaçırdığı için toplantıya geç kalacak.

Değişim

Son zamanlarda gerçekleşmeye devam eden bir gelişmi ya da değişmi belirtmek için, genellikle 'in recent times, in the last few years, over the last six months, over the past decade, in the past year' zarfları ile birlikte kullanılır.

・The city has grown rapidly in recent years.
 › Şehir son yıllarda hızla büyüdü.

・Prices have increased steadily in the last few years.
 › Fiyatlar son birkaç yılda istikrarlı bir şekilde arttı.

・He has become a successful entrepreneur over time.
 › Zamanla başarılı bir girişimci oldu.

・Inflation has increased greatly over the last five months.
 › Enflasyon son beş ayda çok arttı.

・Technology has advanced significantly in the past decade.
 › Teknoloji son on yılda önemli ölçüde ilerledi.

・The company has expanded its operations for the past three years.
 › Şirket son üç yıldır faaliyetlerini genişletti.

Bitmiş Olay

Yeni olmuş bir olayı belirtmek veya haber etmek için, genelllikle 'just, yet, already' zarfları ile birlikte kullanılır.

・I have just finished my work.
 › İşimi yeni bitirdim.

・We have already had lunch. 
 › Zaten öğle yemeği yedik.

・He hasn't arrived home yet.
 › Henüz eve gelmedi.

・The president has given a speech.
 › Başkan bir konuşma yaptı.

・They have recently bought a new car.
 › Yakın zamanda yeni bir araba satın aldılar.

Bitmemiş Zaman

Henüz bitmemiş bir zaman dilimindeki bir olayı belirtmek için, genellikle 'today, this morning, this week, this year' zarfları ile birlikte kullanılır.

・I have not drunk coffee today.
 › Bugün kahve içmedim.  (Gün bitmedi - hala içebilirm.)

・It has rained a lot this month.
 › Bu ay çok yağmur yağdı.

・Have you seen Tom this week?
 › Bu hafta Tom'u gördün mü?

Deneyim

Geçmişte, belirsiz bir zaman diliminde yaşanmış bir deneyimi ya da birkaç kez yapılmış bir eylemi belirtirken, genellikle 'ever, never, always, several times, before' zarfları ile birlikte kullanılır.

・Have you ever been to France?
 › Hiç Fransa'da bulundunuz mu?

・I have never ridden a horse.
 › Hiç ata binmedim.

・I have watched that movie before.
 › Bu filmi önceden seyrettim.

・She has traveled to Europe several times.
 › Birkaç kez Avrupa'ya seyahat etti.


Geçmişte, belirsiz bir zaman diliminde yaşanmış bir deneyimin kaçıncı kez yapıldığını belirten 'It's first/second, etc. time (that) + present perfect tense' yapısında kullanılır.

・It's the first time he has ridden a horse.
 › İlk kez ata biniyor.

・It's the second time that I have visited here.
 › Burayı ikinci kez ziyaret ediyorum.


Geçmişte, belirsiz bir zaman diliminde yaşanmış bir deneyimin nasıl olduğunu belirten 'It's + superlative + noun + present perfect temse' yapısında kullanılır.

・It's the best book I have ever read.
 › Şimdiye kadar okuduğum en iyi kitap.

・It's the worst movie I've seen this year.
 › Bu sene izlediğim en kötü film.

・It's the most difficult puzzle I've ever solved.
 › Bu şimdiye kadar çözdüğüm en zor bulmaca.


Geçmişte, belirsiz bir zaman diliminde yaşanmış bir deneyimin ya da olayın üzerinden ne kadar zaman geçtiğini belirten 'It is/has been + a period of time + since + simple past/present perfect' yapısında kullanılır. Bu yapı dört farklı şekilde kullanılabilse de, genellikle aşağıdaki iki yapı kullanılır.

・It is three years since I last saw him.
・It has been three years since I last saw him.
 › Onu son gördüğümden beri üç yıl geçti.
 › Onu görmeyeli üç yıl oluyor.

・How long is it since his father died?
・How long has it been since his father died?
 › Babası öleli ne kadar oldu?

Notlar

'Have been' ve 'Have gone'

  'Have been' bir kişinin bir yerde bulunduğunu ve konuşma anında orada olmadığını, 'have gone' ise bir kişinin bir yere gittiğini ve hala orada olduğunu belirtir. 'I have been', 'bulundum, gittim' olarak Türkçeye çevirilebilir.
 
  I have been to Japan.
Japonya'da bulundum.
Japonya'ya gittim.
(Japonya'ya gittim ve şu an orada değilim.)

I have gone to Japan.
Japonya'ya gitim.
(Japonya'ya gittim ve hala Japonya'dayım.)
 

Belirli Zaman Dilimi

  Geçmişteki belirli bir zaman dilimini belirten 'yesterday, last week, two days ago, in 2009' gibi zarflarla simple past tense kullanılır, 'present perfect tense' ile kullanılmaz.  
  I have seen him yesterday.
I saw him yesterday.
› Onu dün gördüm.

I have not worked last week.
I didn't work last week.
› Geçen hafta çalışmadım.
 

Devam Eden Olay

  Geçmişte başlamış ve konuşma anına kadar devam eden bir olayı ifade ederken 'simple present tense' kullanılmaz, 'present perfect tense' kullanılır.  
  I know him for a long time.
I have known him for a long time.
› Onu uzun bir süredir tanırım.