İngilizcede the past continuous tense kullanımı ve konu anlatımı.
The Past Continuous Tense, 'şimdiki zamanın hikayesi' veya 'geçmiş zamanda süreklilik' olarak Türkçeye tercüme edilebilir. Genellikle geçmişte belli bir zaman diliminde gerçekleşen olaylardan bahsederken kullanılır. Geçmişteki olayın ne zaman başladığı ve bittiği değil, bahsedilen zaman diliminde gerçekleşmeye devam ettiği söz konusudur. Genellikle Türkçeye '-yordu' eki ile çevirilir.
• We started playing tennis at 3 o'clock. We stopped playing tennis at 5 o'clock.
› Saat 3'te tenis oynamaya başladık. Saat 5'te tenis oynamayı bıraktık.
• We were playing tennis at 4 o'clock.
› Saat 4'te tenis oynuyorduk.
Olumlu | I/He/She/It + was + Ving |
You/We/They + were + Ving |
|
Olumsuz | I/He/She/It + was + not + Ving |
You/We/They + were + not + Ving | |
Soru | Was + I/He/She/It + Ving |
Were + You/We/They + Ving |
Örnek | Kısa Hali | |
+ |
I was working. | –– |
They were working. | –– | |
− |
He was not working. | He wasn't working. |
We were not working. | We weren't working. | |
+? |
Was she working? | –– |
Were you working? | –– | |
-? |
Was he not working? | Wasn't he working? |
Were we not working? | Weren't we working? |
Time Expressions | |
when, while, as, just as, all morning/night/afternoon (+ long), yesterday, yesterday morning/evening, this time yesterday, this time last year/month/week, yesterday at 7 o'clock, last night at 8 o'clock, at the time, at that time, from...to..., during |
Geçmişte belli bir zaman diliminde gerçekleşen olaylardan bahsederken kullanılır.
・It was raining yesterday morning.
› Dün sabah yağmur yağıyordu.
・In 2015 they were living in Germany.
› 2015'te Almanya'da yaşıyorlardı.
・They were talking on the phone all night.
› Bütün gece telefonda konuşuyorlardı.
・It was nine o'clock. I was doing my homework.
› Saat dokuzdu. Ödevimi yapıyordum.
・We were watching a movie at 9 o'clock last night.
› Dün gece saat 9'da film seyrediyorduk.
・This time last year, I was working in a different company.
› Geçen sene bu zamanlar farklı bir şirkette çalışıyordum.
Geçmişte belirsiz bir zaman diliminde bir süre devam etmiş olaylardan bahsederken kullanılır.
・She was sleeping.
› Uyuyordu.
・He was looking for his keys.
› Anahtarlarını arıyordu.
Geçmişte iki zaman dilimi arasında gerçekleşen olaylardan bahsederken kullanılır.
・He was studying from nine to eleven yesterday morning.
› Dün sabah dokuzdan on bire kadar çalışıyordu.
・The workers were building the bridge between April and September.
› İşçiler köprüyü nisan ve eylül ayları arasında inşa ediyorlardı.
'Past Continuous + Simple past' yapısı ile geçmişteki bir olay devam ederken, başka bir olayın olup bittiğini belirtir.
・When I got up, the sun was rising.
› Kalktığımda güneş doğuyordu.
・You were sleeping when I got home.
› Eve geldiğimde uyuyordun.
・My phone rang while I was having breakfast.
› Kahvaltı yaparken telefonum çaldı.
'Past Continuous + Past Continuous' yapısı ile geçmişte aynı anda gerçekleşen iki olayı belirtmek için kullanılır.
・He was watching TV when I was reading a book.
› Ben kitap okurken, o televizyon seyrediyordu.
・He was listening to music while he was working.
› Çalışırken müzik dinliyordu.
・We were walking in the park as the sun was setting.
› Güneş batarken parkta yürüyorduk.
Hikaye anlatımında kullanılır.
・Once upon a time, a young woman named Rachel was walking through the forest...
› Bir zamanlar Rachel adında genç bir kadın ormanda yürüyordu...
・It was a beautiful summer evening. We were talking about our dreams as we were walking in the park...
› Güzel bir yaz akşamıydı. Parkta yürürken hayallerimizden bahsediyorduk...
Geçmişteki bir değişimi veya gelişimi ifade etmek için kullanılır.
・The city was changing quickly.
› Şehir hızla değişiyordu.
・My English was improving.
› İngilizcem gelişiyordu.
Geçmişte tekrar tekrar yapılmış bir eylemin rahatsız edici veya aşırı olduğunu belirtmek için kullanılır.
・They were always quarreling.
› Her zaman kavga ediyorlardı.
・She was doing yoga every day.
› Her gün yoga yapıyordu.
Genellikle durum fiilleri (stative verbs) past continuous tense ile birlikte kullanılmaz.
✗ I was knowing him.
✓ I knew him.
› Onu tanıyordum/tanırdım.
✗ I was wanting to be a doctor.
✓ I wanted to be a doctor.
› Doktor olmak istedim/istiyordum.