I will go for a walk unless it rains.

Yağmur yağmazsa yürüyüşe çıkacağım.

Unless you apologize, I won't forgive you.

Özür dilemediğin sürece seni affetmeyeceğim.

We can't leave unless the rain stops.

Yağmur durmadan gidemeyiz. | Yağmur durana kadar gidemeyiz.

He won't understand unless you explain it.

Siz açıklamadıkça anlamayacaktır.

You can not pass the exam unless you study harder.

Çok çalışmadıkça sınavı geçemezsin.

Unless something goes wrong, we will finish the project on time.

Bir aksilik olmazsa projeyi zamanında bitireceğiz.

Unless it rains, we'll have a picnic tomorrow.

Yağmur yağmazsa yarın piknik yapacağız.

Unless you study, you won't pass the exam.

Çalışmazsan sınavı geçemezsin.

You can't enter unless you have a ticket.

Biletin yoksa giremezsin.

Sarah should be at home, unless I'm mistaken.

Yanılmıyorsam Sarah evde olmalı.

I won't go out unless it stops raining.

Yağmur durana kadar dışarı çıkmayacağım.

I won't go unless you come with me.

Benimle gelmezsen gitmeyeceğim.

She won't talk to him unless he apologizes.

Özür dilemediği sürece onunla konuşmayacak.

He won't pass the exam unless he studies.

Çalışmazsa sınavı geçemez.

He won't believe you unless you provide evidence.

Kanıt sunmadığınız sürece size inanmayacaktır.