Seize the opportunity.

Fırsatı değerlendir. | Fırsatı yakalayın. | Bu fırsatı kaçırma.

I seized the opportunity to learn a new skill.

She tried to seize the gun from him.

Silahı ondan almaya çalıştı.

The creditor obtained a writ of execution to seize the debtor's assets.

He seized her by the arm.

Onu kolundan yakaladı.

He seized hold of my hand.

Elimi yakalayıp tuttu.

The sheriff carried out a writ of execution to seize the debtor's property.

The militant group seized power in Afghanistan.

Militan grup Afganistan'da iktidarı ele geçirdi.

He seized the knife from her hand.

Bıçağı onun elinden aldı.

He seized power in a military coup.

Askeri bir darbeyle iktidarı ele geçirdi.

She seized him by the collar and yelled at him.

Onun yakasına yapışıp ona bağırdı.

The troops overwhelmed the rebels and seized control of the city.

Birlikler isyancıları ezdi ve şehrin kontrolünü ele geçirdi.