İngilizcede 'could' kullanımı, konu anlatımı ve örnek cümleler.
Could, Türkçeye ‘-ebilirdi’ olarak çevirilir. Can'in geçmiş hali olarak bir yeterlikten veya şu anki bir olasılıktan, istekten, izinden ve öneriden bahsederken kullanılır.
Yapı |
Olumlu (özne + could + V1) |
• I could run fast. › Hızlı koşabilirdim. |
Olumsuz (özne + could + not + V1) |
• I couldn't run fast. • I could not run fast. › Hızlı koşamazdım. |
Soru (could + özne + V1) |
• Could you run fast? › Hızlı koşabilir miydin? |
• He could swim very well.
› Çok iyi yüzebilirdi.
• I knew that you could do that.
› Bunu yapabileceğini biliyordum.
• When I was younger I could run fast.
› Gençken hızlı koşabilirdim.
• He couldn't come to the party yesterday.
› Dün partiye gelemedi.
• Could I borrow your umbrella?
› Şemsiyenizi ödünç alabilir miyim?
• Could I use your phone, please?
› Telefonunuzu kullanabilir miyim, lütfen?
• Could you open the door?
› Kapıyı açar mısınız?
• Could you pass me the salt?
› Tuzu uzatır mısınız?
• He could be right.
› Haklı olabilir.
• He could have lost his job.
› İşini kaybedebilirdi.
• The accident could be prevented.
› Kaza önlenebilirdi.
• We could eat out tonight, if you like.
› İstersen bu gece dışarıda yiyebiliriz.
• I wonder if we could go to the beach this weekend.
› Acaba bu hafta sonu sahile gidebilir miyiz?
• I'm so pissed off I could scream!
› O kadar sinirliyim ki çığlık atabilirim!
• You could have told me the truth!
› Bana doğruyu söyleyebilirdin!
☞ Could birinden bir şey yapması için bir ricada bulunurken veya bir şey yapmak için izin isterken kullanıldığında, soruya 'can' ile cevap verilir. • “Could I ask a question?” “Yes, you can.” • “Could I borrow your book, please?” “No, you can't.” |
• I could play the piano then.
› O zaman piyano çalabiliyordum.
• He said that he couldn't come to the party.
› Partiye gelemeyeceğini söyledi.
• She could read French when she was four.
› Dört yaşındayken Fransızca okuyabiliyordu.
• I couldn't believe my eyes when I saw her.
› Onu gördüğümde gözlerime inanamadım.
• Could you repeat that, please?
› Lütfen tekrar edebilir misiniz?
• I couldn't sleep last night because of the noise
› Dün gece gürültüden uyuyamadım.
• We could be making a big mistake.
› Büyük bir hata yapıyor olabiliriz.
• The situation couldn't be worse!
› Durum daha kötü olamazdı.
• You could at least try to help me!
› En azından bana yardım etmeyi deneyebilirdin.
• He asked if we could meet at the library.
› Kütüphanede buluşup buluşamayacağımızı sordu.
• I wasn't sure If I could do that.
› Bunu yapabileceğimden emin değildim.
• I'm not sure If I could do that.
› Bunu yapabilir miyim emin değilim.
• I'm not sure if I could have done that.
› Bunu yapmış olabilir miyim emin değilim.
• If I had time, I could help you with your project.
› Zamanım olsaydı, projende sana yardım edebilirdim.
• I wish I could turn back time and make different decisions.
› Keşke zamanı geri alıp farklı kararlar alabilseydim.
• If you could lend me some money, I would really appreciate it.
› Bana biraz borç verebilirseniz, gerçekten minnettar olurum.
• I wonder if we could meet at the park instead of the coffee shop.
› Acaba kafe yerine parkta buluşabilir miyiz?